Hayatımızda önemli bir yer tutan ve sürekli kendini yenileyen teknoloji ürünlerinin hayatımızı kolaylaştırdığı aşikar. Akıllı telefonlarımız, bilgisayarlarımız, tabletlerimiz olmadan yaşamayı artık hayal bile edemiyoruz. Herkesin elinden düşmeyen telefonlara bir de masa başı çalışanlar için uzun süre hareketsiz kalmak ve sürekli bilgisayar kullanmak, ekrana bakmak ekleniyor.
İnsan vücudu, mekanik ve metabolik dengeyi sağlayabilmeye odaklanan hareket sistemi üzerine kurulmuştur. Sosyal ve paylaşımcı bir yapıya sahiptir. Sosyallikten uzak, durağan ve çok tekrarlayan hareketleri içeren bir yapı insana uygun değildir. Sanayileşme sonrasında doğadan ve doğal yapısından uzaklaşmaya başlayan insan oğlu ne yazık ki kendi ürettiği teknolojik ürünlerinin modern kölesi olmuş durumda. Mesela cep telefonu olmadan yaşamak korkusu herkesi sarmış durumda. Doğadan uzaklaştıran teknoloji gibi çalışma ortamlarımızın ısı, ışık, nem ve konfor özellikleri de gün geçtikçe insana aykırı olmaya devam ediyor.
Teknolojinin Sağlığımıza Olumsuz Etkileri Neler?
Modern ve gösterişli plazalarda çalışanlar temiz hava almak için açabilecekleri küçük bir pencereye bile sahip değiller.
Çalışma ortamı ve teknoloji esaretinin üzerine bir de hedefler ve proje zamanlaması eklenince giderek artan stres yükü insan oğlunu kas-iskelet sistemi hastalıkları ile karşı karşıya bırakıyor.
Kaslar kullanılmadığı için zayıflıyor ve bundan dolayı eklemlere binen yükler artıyor.
Uzun süre oturma sonucunda düzgün duruş korunamadığı için omurgaya binen yük dengesiz bir hal alıyor.
Yük dengesizliği ve aşırı kullanıma bağlı olarak: sırt ağrıları, bel ve boyun fıtıkları, özellikle dizlerde görülen kıkırdak hasarı görülüyor.
Sinir sıkışması giderek sık görülüyor, mouse ve klavye kullanımına ek olarak akıllı telefonlar dirsek, el bileği ve başın pozisyonunu bozuyor.
Telefon tuttuğumuz pozisyonu hayal edin; dirsekler 90 derece ve daha üstü bir açıda uzun süre bükülü kalmakta ve bazen bir yere dayanarak tutulmakta. Dirsek bükülü şekilde sinir daha yüzeysel olur. El bileği telefonu tutabilmek için sabit kalırken baş parmaklar sürekli hareket etmekte. Bilek pozisyonu bükülü olduğu için hem dirsek hem de el bileğinde sinir sıkışması görülmektedir.
Peki teknolojiden uzak kalamayacağımız şu dönemde sağlığımızı nasıl koruyabiliriz.
Teknolojinin karşısında etkilenen sağlığımızı nasıl koruyabiliriz?
Biyolojik ritime uygun çalışma saatleri planlamak,
Uyku ve dinlenme düzeni oluşturmak,
Sosyal gruplara üye olmak,
Çevre ile ilişkiyi artırmak; teknolojik hastalıklardan uzaklaşmakta faydalı olacaktır.
En sık duyduğumuz şikayet ofis koltuklarından gelmekte. Şirketinizin size sunduğu imkanın yeterli ve size özel olmasını bekleyemeyiz. Kendinize uygun bir ofis koltuğu alabilirseniz özellikle omurga sağlığınızı desteklemiş olursunuz.
Bel desteği yastıkları kullanarak bunu çözmeye çalışmak yetersiz kalmakta bazen sıkıntı yaratabilmektedir. 20 yıllık bir kariyer planını düşündüğümüzde 5 yılda bir ofis koltuğu almak size sıkıntı yaratmayacaktır.
Günün belli saatlerinde, acil olmadıkça cep telefonu kullanmayı bırakmalısınız. Ulaşılabilir olmak her zaman bizi mutlu etmiyor hepimiz de bunu çok iyi biliyoruz.
Bizde stres yaratan faktörlerin en başında cep telefonu var. Aslında hem teknolojik açıdan hem de psikolojik açıdan bizi sıkıntıya sokmakta. Biri ile bir konuda tartıştığın zaman o kişinin yanından ayrılıp işine döndüğünde gün içinde sana ulaşamadığı için veya o anda ne hissettiğini bilmediğin için yaptığın işe daha konsantreydin. Sadece kafandan geçirdiklerin vardı. Şimdi öyle değil, tartıştığın kişi seni arıyor, mesaj atıyor, sosyal medyada afilli bir söz paylaşıyor “dost bildiklerimiz…” bunlar gibi birçok durumu anında öğreniyoruz ve canımız sıkılıyor. Normal stres üstüne birde bunu ekliyoruz. İşe gelmeden önce başlayan tartışma iş sırasında da sürüyor. Çünkü sürekli ulaşılabilir ve ulaşabilir bir durumdayız. Cep telefonu kullanmamız gerektiği zaman, boynumuzu aşağıya bükmeden dik bir pozisyonda tutarken, direk gözlerimizin hizasında olacak şekilde tutmaya gayret gösterelim.Dirseklerimizi bir yerlere dayamaktan kaçınalım. Aksi takdirde omurgaya başımızın ağırlığının 7-8 katı yük binmekte. Uzun uzun konuşmanız gerekirse mutlaka kulaklık kullanalım.
Ekranlara bakmaya ara verip gözlerimizi mümkünse kapalı olarak dinlendirelim. Kesin aklınıza getirdiğiniz zaman sizi rahatlatacak bir şey vardır. Kapatın gözlerinizi düşünün ve kısa bir süre bile olsa rahatlayın. Hem beyniniz rahatlasın hem de gözleriniz dinlensin. Masa başı uzun süre çalışmamaya gayret edin. Saat başı 5 dakika hareket etmek kan dolaşımını, özellikle bacaklarda oluşabilecek göllenmeyi pompalar. Bir şeyler içmek istediğinizde masaya getirilmesinden ziyade kalkıp kendinizin alıp gelmesi bile yeterli olacaktır. Bazı uyarı programları var siz çalışırken belirli bir süreyi aştığınız zaman ekrana uyarı çıkartıp hareket et sinyali veriyor. Bu tarz programlar kullanabilirsiniz.
Diz üstü bilgisayar yerine masa üstü kullanmak daha avantajlı. Klavye ve mosue yeri değiştirebilirsiniz, klavye dizaynında 6 dereceye yakın bir eğim vardır bu da el bileğinde sinir sıkışmasını engelleyecek pozisyon oluşturur. Ekranın yükseklik ayarı açısından masa üstü kullanmak boyna binen yükü azaltacaktır. Spor yapmak. Tabi ki sağlık çalışanlarının dilinden düşürmediği ve hemen hemen her hastalık için önerdiği spor mutlaka yapılmalı. Her hastalığa, her bireye özel yapılacak bir sürü egzersiz programı oluşturulabilir. Uzman bir kişiden destek alarak bir program dahilinde başlayabilirsiniz.
Modern çağımızın sosyal iletişim araçlarını kullanmak yerine, çay kahve içerken fikirlerinizi veya yaşadıklarınızı anlatarak paylaşımlarınız yerine kendiniz sosyal olun. Sizin yaptığınız aktiviteler sizden daha sosyal. Gerçekten güzel kek yapıyorsanız bir gün hazırlayın hep beraber yiyelim. Güzel fotoğraflar çekiyorsanız ofise bir öğlen iş arkadaşlarınıza sunum yapabilirsiniz. Online platformlarda ne kadar aktifsek gerçek ortamlarda da bunu yapmaya çalışalım.
Yemeklerinizi sürekli ofiste, işyerinde yemek yerine haftanın bir günü dışarda farklı mekanları deneyimleyin. Bunu daha sonra detaylı şekilde anlatmak isterim kısaca bahsedecek olursam; insan için en gerekli duyulardan bir tanesi de açlık/tokluk hissidir. Paleo level da (taş devri) sadece doymak önemliydi ve bu durum asırlarca böyle sürdü. Neo level seviye de (şimdiki zaman diyebiliriz) doymak beyin için halen en önemli istek. Ancak duygularımızın ön planda olmasından dolayı nerede yediğimiz, ne yediğimiz, sunum şekli/kalitesi, ürünlerin kalitesi/tazeliği/organik olup olmadığı… bu gibi birçok parametreye göre değerlendiriyoruz. Sizde haftanın bir gününü size ve beyninize özel bir yemek yiyerek duygusal bir değişim yaşabilirsiniz.
Egzersizler, ofiste yapılabilecek onlarca egzersiz yazabilirim ancak biraz havada kalıyor. Genelde ofiste şu egzersizleri yapın sağlıklı kalın şeklinde yazılar var. Bence sosyal olun sonra egzersiz yapın. Herkes İçin Spor Federasyonu HisApp isimli bir mobil uygulama geliştirdi. Bunu indirip kullanmanızı tavsiye ederim. Ofis egzersizleri bölümünde yeterli egzersiz bulacaksınız.