Uncategorized @tr - Mehmet ŞEN Manuel Terapi Sat, 20 May 2023 11:25:05 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://mehmetsen.org/wp-content/uploads/2021/10/cropped-fav-32x32.png Uncategorized @tr - Mehmet ŞEN 32 32 Evde Fizik Tedavi Uygulaması Neden Önemli? https://mehmetsen.org/evde-fizik-tedavi-ankara/ Fri, 19 May 2023 16:04:40 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1975 Evde Fizik Tedavi Uygulaması Neden Önemli? Fizik tedavi, bir diğer tanımlaması ile fizyoterapi, hastalıkları ve sakatlıkları analiz eden, tanımlayan, tedavi eden ve önlemeye çalışan tıbbi bir […]

Evde Fizik Tedavi Uygulaması Neden Önemli? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Evde Fizik Tedavi Uygulaması Neden Önemli?

Fizik tedavi, bir diğer tanımlaması ile fizyoterapi, hastalıkları ve sakatlıkları analiz eden, tanımlayan, tedavi eden ve önlemeye çalışan tıbbi bir tedavi modelidir. Uzman fizyoterapistler tarafından gerçekleştirilen fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları, yaralanma, hastalık veya sakatlık nedeniyle zayıflayan hareket ve fonksiyonların yeniden kazanılmasına yardım eder. 

Evde Fizik Tedavi Nedir?

Evde fizik tedavi, özellikle bireylerin fizyoterapi kliniğine gidemediği durumlarda fizyoterapistin teşhis ve tedavi için eve gelerek, kişilerin sağlığını etkileyen koşulların tespit ve değerlendirilmesinden sonra uygulanacak fizik tedavi sürecinin evde yürütülmesidir. 

Günümüzde sıklıkla başvurulan ev tabanlı fizik tedavi programları kişilere ev konforunda ve rahatlığında bir tedavi süreci sunarak, seanslar süresince doğru yoldan hızlı bir şekilde hedeflerine ulaşmalarına yardım eder. 

Kimler Evde Fizik Tedavi Uygulaması Alabilir?

Ev tabanlı fizik tedavi modelini tercih etmenin altında pek çok farklı neden bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi yaşlılık ile birlikte gelişen hareket kısıtlılığı sonucu kişilerin fizyoterapi merkezlerine gitmelerinde zorluk yaşamasıdır. Evde fizik tedavi programları, yaşlanma ile birlikte artan ağrı, hareket kısıtlılığı , denge problemleri gibi sorunların tedavisinde çözüm yolu bulurken, bireylerin günlük yaşamlarında özgürleşmesine de yardım eder. 

Ankara Fizyoterapist Mehmet Şen

Evde fizik tedavi aynı zamanda hasta olma endişesi ya da farklı endişeler nedeniyle fizik tedavi kliniğine gitmekte çekinceler yaşayan kişiler için güvenilir ve konforlu bir fizik tedavi modelidir. Özellikle pandemi süresinde daha çok artan dışarı çıkma ve kalabalık yerlere karışma endişesi yaşayan kişiler için uygulanan evde fizik tedavi programları, kişilere aynı tedaviyi ev konforunda alabilme imkanı sunabilmektedir. 

Ev tabanlı fizik tedavi programları özel bir şart aramadan, dileyen herkes için güvenle uygulanırken, özellikle dışarı çıkma konusunda sıkıntı yaşayan bireyler üzerinde büyük ölçüde teşvik edicidir. Fiziksel kısıtılık, eklem hareketliliği, dayanıklılık, kas gücü ve ağrının giderilmesi odaklanan evde fizik terapi programları, aynı zamanda motive edici ve geliştirici yönü ile kişilere psikolojik olarak da destek olmaktadır. 

Evde Fizik Tedavi Uygulamaları Nasıl Yapılır?

Evde fizik tedavi programlarında fizyoterapist danışanın evine giderek fizik tedavi programının sağlıklı bir şekilde oluşturulması için detaylı bir analiz ve tetkik yapar. Bu aşamada danışanın hastalık öyküsü dinlenir, semptomlar değerlendirilir, ağrıların ve hareket kısıtlılığının nedenleri araştırılır. Elde edilen veriler ışığında oluşturulan fizik tedavi programı ile fizik tedavi egzersizleri uygulanır. 

Ankara Fizyoterapist Mehmet Şen

Evde fizik tedavi uygulamalarının seans süreleri kişiye göre değişiklik gösterse de yaklaşık olarak 45 dakika ile 60 dakika arasında sürmektedir. Bazı durumlarda bu süre 90 dakikaya çıkabilmektedir. Bu tedavi süreçleri içerisinde kişilerin hareket kabiliyetlerine odaklanırken, eklem hareket aralığının artırılması hedeflenir ve ağrıların kontrol altına alınması sağlanır. 

Evde Fizik Tedavi Programlarının Avantajları Nelerdir?

Evde fizik tedavi programından yararlanmak kişilere pek çok açıdan avantaj sağlamaktadır. Kişilerin ihtiyaçları ve fonksiyonel kabiliyeti doğrultusunda oluşturulan ve belli bir hedefe yönelik ilerleyen evde fizik terapi programlarının avantajlarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkün olabilir; 

Maliyet Etkinliği 

İlk bakışta daha yüksek maliyetli olarak görünse de evde fizik tedavi uygulamalarından yararlanmak, fizik tedavi kliniğine gitmeye kıyasla daha az maliyeti olabilir. Bunun başlıca nedeni, seyahat masraflarından tasarruf edilerek etkin bir şekilde tedaviye ulaşmaktır. 

Ankara Fizyoterapist Mehmet Şen

Zaman Yönetimi 

Evde fizik tedavi programı almak kişilere maliyet ile birlikte zamanın doğru şekilde kullanılmasına yardım eder. Fizik tedavi kliniğine gitmek için harcanan zamandan tasarruf edilmesini sağlayan ev tabanlı fizik tedavi uygulamaları aynı zamanda birebir ve bütünsel tedavi modeli ile tedaviye odaklanılmasına yardım eder. 

Süpervizyon 

Evde fizik tedavi uygulamasından yararlanmak, aynı zamanda bireyler ile birlikte bireylerin ailesinin de tedavi sürecini takip etmesine izin verir ve fizik tedavi seansları süresince bireylerin ailesinin desteğini alarak motivasyonunu artırmaya yardım eder. Kişiler böylece iyileşme haline daha kısa sürede kavuşabilirler. 

En Konforu ve Rahatlığı 

Ev tabanlı fizik tedavinin en büyük ikinci avantajı, fizik tedavi sürecinin ev gibi konforlu ve rahat bir ortamda gerçekleştirilmesidir. Bu durum kişilerin tedaviye daha fazla odaklanmasına yardımcı olduğu gibi ev içerisinde günlük hareket rutinini en iyi şekilde düzenlemelerine de olanak sağlar. 

Ankara Fizyoterapist Mehmet Şen

Evde Fizik Tedavi Uygulamalarının Amacı Nedir?

Evde uygulanan fizik tedavi programları, fizyoterapistlerin danışanları ile doğrudan bağlantı kurabilmelerine destek vererek, onların ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen terapi modelleri ile kendi evlerinde, konforlu bir şekilde ağrılarının üstesinden gelmelerine, hareket fonksiyonlarını iyileştirmelerine ve hareket aralıklarını artırmaya yardım eder.

Özellikle bir ameliyat sonrası ya da kronik ağrı, kronik rahatsızlık sonucu gelişen semptomlarla evden çıkamayan kişiler için harika bir tedavi ve rehabilitasyon seçeneği olan evde fizik tedavi, bireylerin hastalık öyküsü, şikayetleri ve hedefleri üzerine yapılan tetkik ve değerlendirmeler sonucunda oluşturulan bir sağlık haritası doğrultusunda uygulanır. 

Kişilerin hareket özgürlüğünü yeniden kazanmalarına yardımcı olmayı hedefleyen ev tabanlı fizik tedavi programları, aynı zamanda dik durma, doğru oturma, doğru şekilde ayağa kalkma, doğru pozisyonda kitap okuma ya da bilgisayar kullanma gibi temel duruşlara da eğilerek kişilere doğru postür konusunda farkındalık yaratmayı sağlar. 

Neden Evde Fizik Terapi Almalısınız?

Evde fizik tedavi programları, omurga ve kas-iskelet sistemi üzerinde oluşan problem ve rahatsızlıkların çözümüne yardımcı olmayı amaçlayarak, kişilere hareket ve kas gücü özgürlüğü getirmeyi hedefler, vücudu güçlendirerek olabilecek sakatlıklara karşı önlem almayı sağlar. 

Evde fizik tedavi programları, bazı kişiler için ameliyattan sonra işe dönme olabilirken, bazı kişiler için aktif bir yaşam tarzına devam etmek ya da evde güvenli bir şekilde dolaşmak anlamına gelebilir. Hedef ne olursa olsun, evde fizik tedavi programlarında amaç kişilerin yaşam kalitelerini artırmak, ağrısız ve kısıtsız bir şekilde hareket özgürlüğüne kavuşmalarına yardım etmektir. 

 

Evde Fizik Tedavi Uygulaması Neden Önemli? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Eklemlerde Kısıtlı Hareket Aralığı Nedir? https://mehmetsen.org/eklemlerde-kisitli-hareket-araligi-nedir/ Tue, 07 Mar 2023 19:25:25 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1916 Eklemlerde Kısıtlı Hareket Aralığı Nedir? Sıklıkla duyduğunuz eklem hareket aralığı vücudumuzda belli bir eklemin ya da vücudumunuzun bir kısmının yapabildiği hareket açısıdır. Bu açı dizimizi ne […]

Eklemlerde Kısıtlı Hareket Aralığı Nedir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Eklemlerde Kısıtlı Hareket Aralığı Nedir?

Eklem Hareket Aralığı

Sıklıkla duyduğunuz eklem hareket aralığı vücudumuzda belli bir eklemin ya da vücudumunuzun bir kısmının yapabildiği hareket açısıdır. Bu açı dizimizi ne kadar uzağa bükebileceğimizi, döndürebileceğimizi veya kollarımızı ne kadar açabileceğimize işaret eder. Peki eklem hareket aralığı tam olarak neden önemlidir biliyor musunuz?

 

Eklemlerde Kısıtlı Hareket Aralığının Önemi 

Vücudumuz dizlerimiz, ayaklarımız ve ayak bileklerimizden sırtımıza boynumuza ve el bileğimize kadar en az tek bir yöne hareket edebilen eklemlerden oluşur. Hareket aralığı değişimlerinde yani yürüme, sıçrama, atlama, koşma, germe gibi hareketler esnasında kemikler eklemlerin oluşturduğu birleşim noktalarında buluşarak, kas, bağlar ve tendonlardan destek alır ve vücudun hareketliliğini sağlar. 

Eklem Hareket Aralığı

Kısıtlı hareket aralığı aynı zamanda eklem hareketliliğinin kısıtlanmış olması anlamına gelir ve yaşam kalitenizi olumsuz yönde etkilerden aynı zamanda olası bir eklem veya omurga problemlerinin nedeni olabilir. Kısıtlı hareket aralığı yardım almadan gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri azaltır ve kas atrofisine katkıda bulunabilir yani bir diğer deyimle çalışmayan kasların hacminde ve gücünde azalmaya yol açabilir. 

Eklemlerde Kısıtlı Hareket Aralığının Nedenleri 

Eklemlerde hareket aralığının kısıtlanmasının nedenleri altında 3 ana faktör yer bulunmaktadır;

  1. Mekanik Nedenler
  2. Nörolojik Nedenler
  3. Enfeksiyonel Nedenler 

Mekanik nedenler arasında kas yaralanmaları, bağ yaralanamaları, tendon yaralanmaları ve kas ağrıları gibi etmenler gösterilebilmektir. Yaralanma sonucu eklemler hareketlerini tam kapasitede uygulayamayarak, hareket aralığının kısıtlanmasına neden olurlar.

Eklemlerde Hareket Aralığı

Kısıtlı hareket aralığında nörolojik nedenler arasında 6. Duyu olarak da bilinen propriyosepsiyon, sinirlerle ilgili yaralanma ya da deformasyon, beyin hasarı, sinir yollarındaki anormalliklere bağlı kontraktürler gösterilebilir. Enfeksiyonel nedenler, enfoksiyon sonucu oluşan şişme, ağrı, romatizmal ekem iltihabı, eklem enfeksiyonları olarak tanımlanabilir. 

Hareket Aralığı Türleri Nelerdir?

Hareket aralıkları aktif ya da pasif olmak üzere  iki farklı türde ele alınmaktadır. Aktif hareket aralığı, kişilerin kas eylemi ve kontrolü yoluyla başlattığı ve bitirdiği hareket eylemleridir. Yürüme, koşma, sıçrama gibi hareket aralıkları aktif hareket aralığı türleri arasında değerlendirilebilir. 

Eklem Hareket Aralığı

Aktif hareket aralığının azalmasındaki etmenler genellikle ağrı, kas zayıflığı ya da eklem ya da kaslarda meydana gelen problem ya da deformasyonlara işaret edebilir. Bu tip durumlarda bir fizyoterapistin yardımı ile düzenli egzersiz yaparak hareket kısıtlılığının önüne geçilebilmektedir. 

 

Pasif hareket aralığı, eklemlerin, kişilerin kontrolü ve müdahalesi dışında gerçekleşen hareketler bütünüdür. Genellikle pasif hareket aralığının gözlemlediği durumlar fizyoterapistin değerlendirme ya da terapi esnasında gerçekleştirdiği eylemlerdir. Pasif hareket hareket aralığı eklem içindeki yapılar, şişlikler ve  kemik anormallikleri nedeniyle azalabilir. 

Eklem Hareket Aralığı

Kısıtlı Hareket Aralığı Nasıl İyileştirilir?

Haraket aralığının kısıtlanması, günlük yapılan en basit aktivitelerde bile zorlanmalara yol açarak yaşam kalitesiniz olumsuz etkiler ve önlem alınamadığı taktirde eklemlerde deformasyonlara yol açarak çeşitli eklem problemlerine neden olabilir. Eklemlerde meydana gelen hareket kısıtlığı pek çok farklı fizyoterapi metodları ile iyileştirilebilmektedir. 

Eklem Hareket Aralığı Kısıtlılığında Manuel Terapi Nedir?

Fizyoterapistler detaylı bir değerlendirme ve muayene ile hareket aralığında meydana gelen kısıtlamaların nedenlerini tespit ederek, eklem hareketlerini eski haline döndürmeye yardımcı olabilirler. Manuel terapi teknikleri ve beraberinde uygulanan terapötik egzersizler ile eklemlerde blokaj olarak adlandırılan kısıtlanmış hareket aralığı,  postüral denge içerisinde sağlıklı ve iyilik haline kavuşabilir. 

Eklem Hareket Aralığı

Fizyoterapistler, manuel terapi ve çeşitli teroapötik egzersizler ile şunları hedeflemektedir;

  • Eklemlerdeki hareket aralığını verimli ve sağlıklı bir şekilde artırabilmek
  • Eklemleri çevreleyen kasları güçlendirmek
  • Ağrıyı azaltmak
  • Kişilerin kendi kendilerine yönetim stratejileri sunmak
  • Yaşam kalitesini iyileştirmek
  • Düzenli egzersizlerle hareketliliği geliştirmek

Eklemlerde Hareket Aralığını Artırmanın Yolları Nelerdir?

Fizyoterapist ile yapılan düzenli fizyoterapi, manuel terapi ve terapötik egzersizler sonucunda iyilik haline kavuşmuş eklem ve hareket aralığını olumlu yönde geliştirmek ve mobilitenizi artırmak için günlük yaşam rutininizde bazı düzenlemeler yaparak sağlıklı bir yaşamın kapılarını açabilirsiniz. 

Eklem Hareket Aralığı

Hareket Aralığını Artırmanın En İyi Yolu : Düzenli Egzersiz

Düzenli egzersiz yaparak kaslarınızın ve eklemlerinizin esnekliğini artırabilir ve bu sayede vücudunuzu güçlendirerek, olası yaralama ve yırtılmalardan korunabilirsiniz. Yaralanmalar sadece dokularla sınırlı değildir. Örneğin sırtınızdaki bir yaralanmak, hamstring ve baldır kaslarınızdaki esnekliği geliştirmenize engel olabilir. Kalça veya dizlerinizdeki bir yaralanma ise omuzlarınızdaki veya sırtınızın üst kısmındaki esnekliği geliştirmenizi engelleyebilir. 

Eklem hareket aralığınızı artırmanın ve mobilitenizi geliştirmenin en önemli adımı gün içerisinde belli zaman periyotlarında esnemeyi alışkınlık haline getirmek ve kaslarınızı ve eklemlerinizi egzersiz öncesi ve sonrası mutlaka germe ve esnetme hareketleri ile ısıtmak ve soğutmaktır. 

Hangi Tür Egzersizler Eklem Hareket Aralığının Artırılmasına Yardım Eder?

Pek çok farklı türde esneme egzersizleri uygulanmaktadır. Bazıları ısınmak için daha uygunken, bazıları yaralanma rehabilitasyonu için daha iyi, diğerleri ise atletik gelişim için harikadır. Hareket aralığınınızı ve mobilitenizi geliştirmek için size en uygun esneme programını fizyoterapistinizle görüşerek öğrenebilirsiniz. 

Statik esneme, esnekliğinizi ve hareket aralığınızı geliştirmek için açık ara en iyi esneme şeklidir. Özellikle 30 saniyeden daha uzun süre uygulanan uzun süreli statik esneme, hareket etmeden yapılan en verimli esneme egzersizidir. Statik egzersizler;

  • Kan dolaşımını artırır ve vücudun daha enerjik olmasını sağlar.
  • Kasların daha hızlı gelişmesini sağlar
  • Vücut postürünü korur ve geliştirir
  • Vücudu yaralanmalardan korur ve olası yaralanmaların iyileşmesini yardım eder.
  • Vücut koordinasyonunu artırır

Eklemlerde Kısıtlı Hareket Aralığı Nedir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ağrı ve Omurga Yaralanmaları Tedavisi: Kayropraktik Terapi https://mehmetsen.org/kayropraktik-tedavi-nedir/ Sun, 19 Feb 2023 04:59:00 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1903 Ağrı ve Omurga Problemlerinde Başarılı Yöntem: Kayropraktik İnsan yaşamının en sık rastlanılan sağlık sorunlarının başında kas ve iskelet sistemi sorunları geliyor. Eğer sizlerde omurgaya bağlı benzer bir sağlık […]

Ağrı ve Omurga Yaralanmaları Tedavisi: Kayropraktik Terapi yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Ağrı ve Omurga Problemlerinde Başarılı Yöntem: Kayropraktik

Manuel Terapi

İnsan yaşamının en sık rastlanılan sağlık sorunlarının başında kas ve iskelet sistemi sorunları geliyor. Eğer sizlerde omurgaya bağlı benzer bir sağlık sorunu yaşıyorsanız kayropraktik terapi hizmetleriyle mutlaka tanışmalısınız.

Yunanca kökenli bir kelime olan “Kayropraktik” ellerin kullanıldığı bir masaj pratiği olarak tanımlanıyor. Aynı zamanda omurga manipülasyonu tedavisi olarak da bilinen bu yöntemde hiçbir şekilde tıbbi müdahale söz konusu değildir.

Kayropraktik Nasıl uygulanır?

Kayropraktik tedavinin başlıca iki hedefi bulunur:

  1. Omurganın dizilim bozukluklarından kaynaklanan sorunlarının düzeltilmesi
  2. Vücudun genel anlamda fonksiyonlarının düzenlenmesi hedeflenir. 

Beynimiz omurilik vasıtasıyla omurgaya bağlıdır ve tüm vücudumuzu yönetebilmesi için bu sistemde hiçbir sorun yaşanmaması gerekir. Ancak gerek genetik faktörler gerekse sonradan ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları omurga sisteminde bozulmalara neden olabiliyor.

İşte Kayropraktik tedavi metodunda uzman fizyoterapist ortaya çıkan bu sorunları önce tespit eder, sonrasında gerekli egzersizlere ve masaj işlemlerine başlar. 

Karyopraktik tedaviye ihtiyaç duyulan rahatsızlıklar;

  1. Omurgada yaşanan travmatik inflamasyonlar
  2. Postür bozuklukları
  3. Bel ve boyun fıtıkları
  4. Kronik baş ağrıları
  5. Stres kaynaklı kas ağrıları
  6. Sportif yaralanmalar
  7. Fibromiyalji
  8. Miyofasyal sendrom

Ağrı ve Omurga Yaralanmaları Tedavisi: Kayropraktik Terapi yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Manuel Fizyoterapi Nedir? https://mehmetsen.org/manuel-fizyoterapi-nedir/ Sun, 19 Feb 2023 04:37:46 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1897 Manuel Fizyoterapi Nedir, Nasıl Uygulanır? Manuel fizyoterapi, elle yapılan tedavi anlamına gelmektedir. Konnektif (yumuşak) dokuda, kaslarda, eklem ve omurgalarda çeşitli sebeplere bağlı olarak ağrı ve fonksiyon […]

Manuel Fizyoterapi Nedir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Manuel Fizyoterapi Nedir, Nasıl Uygulanır?

Manuel Terapi

Manuel fizyoterapi, elle yapılan tedavi anlamına gelmektedir. Konnektif (yumuşak) dokuda, kaslarda, eklem ve omurgalarda çeşitli sebeplere bağlı olarak ağrı ve fonksiyon kayıpları meydana gelmektedir.

Bu tür rahatsızlıkların el ile ortadan kaldırılması noktasında yumuşak doku ve mobilizasyon tekniklerinin kullanılması da manuel terapi olarak tanımlanabilir. Manus el anlamına gelirken terapi kelimesi ile de tedavi kelimesi ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.

Spondilozis Tedavisi Nedir

Manuel terapi adı verilen bu yöntem hastalarda var olan problemlerin ortadan kaldırılması amacı ile sadece özel teknik ve manevra uygulanmasıdır. Herhangi bir ilaç ve makineye gerek duyulmamaktadır.

Manuel Fizyoterapi Hangi Durumlarda Faydalı Olur?

Klasik ve geleneksel tedavi yöntemlerinden olan manuel terapi semptomlara yönelik değildir. İyileşme ve dokuların tamir edilmesi için uygulanan bir tedavi yöntemi olup başarılı sonuçlara ulaşılmaktadır.

Spondilozis Teşhisi Nasıl Yapılır

Omurga, bel ağrıları, disk kaymaları gibi sendromlarda başarı alınmaktadır.

  1. Ortopedik sorunlar,
  2. Yumuşak doku yaralanmaları,
  3. cerrahi işlemler öncesinde ve rehabilitasyon uygulamaları sonrasında,
  4. Romatizma,
  5. Kireçlenme,
  6. Eklem ağrısı ve spor sakatlanmalarında

oldukça etkili bir tedavi yöntemidir. Ayrıca hazımsızlık, astım gibi solunum problemleri ile migren ve baş ağrısı gibi sorunlarda etkili olduğu bilinmektedir.

Manuel Fizyoterapi Kimler Tarafından Uygulanır?

Manuel fizyoterapi el ile yapılan bir teknik olmasına rağmen bir masaj değildir. Tıp bilgisi, tedavi için uygulanan teknikler, anatomi gibi pozitif bilim dallarına hakimiyet gerektirmektedir.

Konunun fizyolojik, anatomik ve biyomekanik olarak değerlendirilmesi için alanında uzman fizyoterapistlerce yapılması uygundur. Ciddi komplikasyonlar görülmemesi amacı ile Kayropraktik  merkezlerine giderek muayene olabilirsiniz.

Konulan tanı neticesinde hastaların durumu belirlenerek bir tedavi planı hazırlanacaktır. Her hastanın durumu ve şikayeti farklı olduğundan dolayı uygulanacak olan tedavi planı da değişiklik göstermektedir.

Manuel Fizyoterapi Hangi Hastalara Uygulanır?

Fizik tedavi ile kombine bir tedavi olan manuel fizyoterapi her hastaya uygulanabilmektedir. Bir yaş sınırı olmaksızın uygulanması gereken durumlar başlığında bahsettiğimiz rahatsızlıkların görülmesi durumunda manuel tedavi uygulanarak yüksek oranlarda başarı sağlanmaktadır.

Alternatif bir tedavi yöntemi olan manuel terapi aynı zamanda cihaz ve ilaç kullanımı gerektirmediğinden dolayı şeker, tansiyon gibi kronik rahatsızlıkları olan hastalarda da rahatlıkla uygulanabilmektedir.

 

Manuel Fizyoterapi Nedir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Spondiloliz Nedir? Belirtileri Nelerdir? https://mehmetsen.org/spondiloliz-nedir/ Sun, 13 Nov 2022 20:28:36 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1777 Spondiloz Nedir, Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Vücudun dik durmasını sağlayan omurga sistemi üzerinde konumlanmış omurların arasındaki disklerin bozulması sonucu sinir kanallarının daralmasına spondiloz yani kireçlenme denir. Spondiloz […]

Spondiloliz Nedir? Belirtileri Nelerdir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Spondiloz Nedir, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Vücudun dik durmasını sağlayan omurga sistemi üzerinde konumlanmış omurların arasındaki disklerin bozulması sonucu sinir kanallarının daralmasına spondiloz yani kireçlenme denir.

Spondiloz Nedir?

Vücut omurga sistemi üzerinde konumlanmış 33 adet omur ve bu omurların herbirine esneklik kabiliyetini kazandıran diskler bulunmaktadır. Genellikle yaşlılılığa bağlı olarak bu diskler üzerinde bozulmalar ya da aşınmalar meydana gelir. Bu aşınmalar sonucu omurlar arasındaki sinir kanallarının daralıp, sinir kökleri üzerinde basılara neden olur. Omurga sistemi üzerinde oluşan bu bozulmalara spondiloz ya da kireçlenme denilmektedir. Spondiloliz

Spondiloz Hangi Bölgelerde Görülür?

Spondiloz omurga üzerinde meydana gelen bozulma ve aşınmalar sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır ve iki farklı bölgede gözlemlenerek hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilerr. Spondiloz rahatsızlığına genel olarak ileri yaşlarda rastlandığı tespit edildiği gibi çeşitli dış etkenler de bu hastalığı tetikleyerek özellikle 30 yaş sonrasında görülme oranını yükseltmektedir.

Spondiloz bel ve boyun olmak üzere iki farklı omurga bölgesi üzerinde meydana gelen disk ve eklem aşınmaları sonucu görülmektedir. Servikal spondiloz olarak adlandırılan boyun kireçlenmesi, boyun omurlarında meydana gelen aşınma ile ortaya çıkar ve direkt olarak boyun hareket kapasitesini etkileyerek, hastaların boynu kullanma yetisini düşürür.

Bel omurgasını oluşturan faset eklemlerin ve disklerin uzun süre aşınmasına bağlı oluşan kireçlenme tipini de lomber spondiloz denilmektedir. Kendini eklem ağrısı, yangı ve hareket kısıtlılığı ile belli eden lomber spondiloz, tedavi edilemezse uyuşma, kas krampları, vücutta güçsüzlük gibi belirtilerle daha ileri aşamalara kadar gidebilir ve hastanın yaşam kalitesinde ciddi düşüşlerin meydana gelmesine neden olur.

Spondiloz Nedenleri Nelerdir?

Özellikle 40 yaşından sonra yaygın olarak görülen spondiloz, yaşa bağlı olarak omurlar arasındaki disklerin sıvı içeriğini kaybedip, büzüşmeye başlaması, eklemler arasındaki eklem kıkırdaklarının aşınması ve kemik çıkıntılarının oluşması ile ortaya çıkabilir. Boyun bölgesinde oluşan servikal spondiloz özellikle boynun en hareketli olduğu bölgelerde yani C4-C5-C6-C7 omurları üzerinde görülürken, lomber spondiloz da yine belin en hareketli olan kısmı L4-L5 ile L5-S1 omurları arasında meydana gelir.

Spondilozis Nedir

Spondiloz her zaman yaşa bağlı olarak görülmeyebilir. Omurgalara fazla yük bindirilmesi diskler üzerinde aşınmaya sebebiyet vereceği için, ağır yük kaldırmak, kontrolsüz kilo almak da spondilozun nedenleri arasında gösterilmektedir. Omurilikten çıkan sinirlerin biri veya birkaçının bası altında kalması sonucu meydana gelen spondiloz, yüksekten düşme ve trafik kazası gibi travmalar sonucu da ortaya çıkabilmektedir.

Omurga üzerinde meydana gelen aşınma sonucu sinir kanallarının daralması ve sinir basıları ile meydana gelen spondiloz, uzun süre masabaşında çalışan kişilerde ya da boyun düzleşmesi şikayeti ile gelen hastalarda da görülebilmektedir. Ayrıca postur yani duruş bozukluğu ile Skolyoz’a sahip hastalar üzerinde spondiloz belirtilerinin görülme oranı yüksek önem taşımaktadır.

Spondiloz Belirtileri Nelerdir?

Spondiloz rahatsızlığının en temel belirtileri arasında boyun ağrısı, kolda ve belde ağrı, uyuşma ve güç kaybı gösterilmektedir. Sinir kanalları daraldıkça, sinir köklerinin bası şiddeti artar ve bu durum ellerde, kollarda ve bacaklarda uyuşmaya yol açabilir. Servikal spondiloz rahatsızlığında ilerleyen dönemlerde boyundan yansıyan ağrılar boyun hareketlerinde gerginlik, hareket kabiliyetinde kısıtlanmalara sebep olmaktadır.

Spondiloniz Nedir

Lomber spondiloz rahatsızlığında bel ağrısı en temel belirtidir ve bel ağrıları yayılarak bacağa vurabilir, yürüme, ayakta durma, geriye doğru eğilme ve sağa sola dönmeden hareket kısıtlılığı meydana getirebilir. Bel tutukluğu da yine lomber spondiloz belirtisi arasında gözlemlenir ve bunun sonucu olarak bacaklarda uyuşma ve karıncalanma da meydana gelebilir.

Bel ve Boyun üzerinde meydana gelen spondiloz birlikte ele alındığında aşağıdaki belirtiler görülebilmektedir;

– Gergin ve ağrılı bir boyun ve bel
– Omuz, kol ve bel ağrısı
– Kollarda, ellerde, bacaklarda ve ayaklarda güçsüzlük, karıncalanma ve uyuşma
– Koordinasyon kaybı
– Yürüme güçlüğü, yürüme mesafesinin azalması
– Eklemlerin bükülmesi ile meydana gelen sesler

Spondilozis Nedir

Spondiloz Teşhisi Nasıl Yapılır?

Manuel Terapi ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon merkezlerinde bel ağrısı, bacaklarda uyuşma ve özellikle sabahları görülen bel ve boyun tutukluğu gibi şikayetlerle gelen hastaların öyküsü dinlenerek, detaylı bir tektik ve değerlendirme programına alınır. Program dahilinde hareket kısıtlılığına yol açan faktörler detaylı bir şekilde incelenerek bilgisayarlı tomografi yardımı ile teknik taramalar yapılır.

Spondilozis Teşhisi Nasıl Yapılır

Elde edilen bulgular ışığında hastanın omurilik ve sinir köklerinin bası altında olup olmadığı incelenir, kol ve bacakların kas gücü ve duyu muayeneleri gerçekleştirilir. Tetkik ve değerlendirmeler neticesinde spondiloz tanısı konulan hastalara, hastalığın derecesi ve hastanın tepki süreci göz önünde bulundurularak, fizik tedavi, manuel terapi ve medikal egzersiz seansları içeren bir tedavi programı hazırlanır.

Spondiloz Tedavisi Nasıl Yapılır?

Spondiloz tedavisinde hastaya ilk müdahale olarak vücut ağrıları üzerinde rahatlatma hedef alınarak ağrı kesici ilaçlar verilir. Ağrı kesici ilaç kullanımı, tek başına yeterli olmayacaktır. Bu nedenle hastaya uzman fizyoterapistler kontrolünde, hastalığın seyrini olumlu yönde geliştirecek fizik tedavi, manuel terapi ve medikal egzersiz seansları içeren bir program hazırlanır.

Spondilozis Tedavisi Nedir

Tedavi programı omurga üzerinde meydana gelen aşınmanın derecesine göre şekillenerek germe , kuvvetlendirme, normal eklem hareketi egzersizleri, çekme-germe egzersizleri gibi birtakım medikal egzersizlerle desteklenir. Fizik tedavi terapi programı elektro terapi uygulamaları ile ağrıyı kontrol altına alarak, sinir köklerine yapılan basının şiddetinde azalmalar sağlar.

Genel olarak hem servikal hem de lomber spondiloz rahatsızlığının tedavisinde kullanılan fizik tedavi yöntemi, sinirlerin rahatlatılması, kasların güçlendirilmesinde etkin rol oynamaktadır. Fizik tedavi ile birlikte uygulanan düzenli medikal egzersiz seansları da özellikle boyun çevresindeki kasları güçlendirerek boynun ve belin esnekliğini artırır ve vücudun yeniden hareket kabiliyetini kazanmasında olumlu yönde yardımcı olur.

Spondiloliz Nedir? Belirtileri Nelerdir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Manuel Terapi Nedir? Nasıl Uygulanır? https://mehmetsen.org/manuel-terapi-nedir-2/ Sun, 16 Oct 2022 18:08:44 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1702 Manuel Terapi Nedir, Nasıl Uygulanır? Manuel Terapi, ilk olarak modern tıbbın kurucusu Hipokrat tarafından kullanılan, geleneksel ve bilimsel bir tedavi yöntemidir. Halk dilinde “elle tedavi” olarak […]

Manuel Terapi Nedir? Nasıl Uygulanır? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Manuel Terapi Nedir, Nasıl Uygulanır?

Manuel Terapi

Manuel Terapi, ilk olarak modern tıbbın kurucusu Hipokrat tarafından kullanılan, geleneksel ve bilimsel bir tedavi yöntemidir. Halk dilinde “elle tedavi” olarak da adlandırılan manuel terapi, sık bilinenin aksine bir masaj terapisi değil vücut anatomisine dayanan bir fizik tedavi yöntemidir.

Manuel Terapi Nasıl Yapılır?

Manuel Terapi vücut anatomisine dayanan bir fizik tedavi yöntemidir ve vücut anatomisinin kişiden kişiye farklılık göstermesi gibi, manuel terapi yöntemi de kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Manuel terapi ile tedaviye başlanılmadan önce uzman fizyoterapistler denetiminde manuel terapi uygulanacak hasta üzerinde belli değerlendirme ve analiz modelleri gerçekleştirilerek, kişiye özel manuel terapi metodu oluşturulmaktadır.

Manuel terapi, vücudun farklı noktalarına el ile baskı uygulayarak omurganın çeşitli deformasyonlarının düzeltilmesinde, omurga ve eklemler üzerindeki ağrı ve fonksiyon bozukluklarının tedavi edilmesinde etkin rol oynamaktadır ve manuel terapi tedavisinin başarıya ulaşması için kişiye özel tedavi metotlarının uygulanması büyük önem taşır.

Manuel Terapi Tetkik ve Tedavi Adımları Nelerdir?

Manuel terapi özellikle kas iskelet sistemi kaynaklı hastalıklar ve ağrı merkezli omurga ve eklem rahatsızlıklarının tedavisinde başarılı sonuçlar vermektedir. Manuel terapi tedavi yönteminde ilk adım terapi alacak hastayı tedavi sürecine hazırlamak için uygulanan değerlendirme adımıdır.

Manuel Terapi Tedavisinde Statik Değerlendirme Nedir?

Manuel terapi tedavisinde statik değerlendirme olarak adlandırılan bu adım hastanın fizyoterapist ile ilk tanışma anıdır. Hastanın yürüyüş şekli, postural duruşu, omuz seviyeleri ve omurga duruşu incelenerek, hastaya özel bir postür haritası çıkartılır. Manuel terapi tedavisindeki ilk aşama olan statik değerlendirme aşaması sonraki adımları etkileyeceği için tedavinin seyrinde büyük önem taşımaktadır.

Manuel Terapi Tedavisinde Dinamik Değerlendirme Nedir?

Manuel terapi omurga ve eklemlerdeki ağrı ve fonksiyon bozukluklarının tedavisinde uygulanan ve modern tıp literatüründe başarısı kanıtlanmış bir fizik tedavi yöntemidir. Manuel terapi tedavisinde, uzman fizyoterapistler denetiminde uygulanacak tedavi yönteminin belirlenmesi için yol gösterici diğer bir adım dinamik değerlendirme adımıdır.

Dinamik değerlendirme adımında hasta, uzman terapistler tarafından gösterilen hareketleri bir set halinde yapmaya başlar ve bu esnada terapistler hastanın eklemlerde oluşan hareketliliğini incelerler. Manuel terapi tedavi sürecinde yapılan dinamik değerlendirme, uzman terapistin her ekleme tek tek ulaşarak hastanın ihtiyacı olan terapi tedavi şemasını çıkarmasına yardımcı olmaktadır.

Manuel Terapi Tedavisinde Yük ve Yüklenme Kapasitesi Modeli Nedir?

Manuel Terapi ile her hastanın tedaviye yanıt verme süreci ve iyileşme eğilimi, hastanın yaşadığı koşullar , iş ve ev hayatındaki düzeni, sorumlulukları, stres seviyesi ve hastalık öyküsüne göre farklılıklar göstermektedir.

Yük ve yüklenme kapasitesi modeli, manuel terapi tedavi sürecinde uygulanacak methodlar ile ilgili rehber niteliğinde yol gösterici bir modeldir. Yük, hastanın günlük hayatındaki fiziksel ve mental yüklemelerini temsil etmektedir. Yük ve yüklenme arasındaki denge kritisize edilirken, hastanın kilo, yaş ve aktif yaşama katılım düzeyi önemli rol oynamaktadır. Manuel terapi tedavisi alacak hasta, uzman fizyoterapistler kontrolünde mutlaka yük ve yüklenme kapasitesi modeli değerlendirmesinde geçmeleri, uygulanacak tedavinin seyri ve başarıya ulaşması için önem taşımaktadır.

Manuel Terapi Tedavisinde Bio-Psiko-Sosyal Model Nedir?

Manuel terapi, tedavi sürecinde uygulanacak teknikler vücut anatomisini baz alarak şekillendirilir ve bu sebeple manuel terapi her hasta için farklı teknik ve metotlarla uygulanmaktadır. Manuel terapi tedavi sürecine başlanılmadan önce uzman fizyoterapistler kontrolünde vücudun anatomik yapısı incelenir ve tüm kas, kemik, sinir fonksiyonları üzerindeki hasarları tespit etmek için ayrıntılı bir değerlendirme gerçekleştirilir.

Bio-psiko-sosyal model olarak tanımlanan analiz modeli, manuel terapi tedavisi alacak hastanın fiziksel fonksiyon bozukluklarını tespit etmeye yardımcı olur. Alman mentorlar tarafından geliştirilen Bio-psiko-sosyal model ile hastanın içinde bulunduğu sakatlık durumu, eklemlerin esnekliği, kas kuvveti ve hali hazırda var olan şeker, tansiyon, romatizma gibi hastalıkların detaylı analizi yapılır ve hastanın fiziksel tanı raporu oluşturulur.

Fiziksel tanı raporu, manuel terapi tedavisi görecek hastanın tedavi süresince hayatın içinde yer alan korku ve kaygılarının analiz edilmesine olanak sağladığı gibi hastanın aile ve iş hayatına olan sorumlulukları ve bu sorumlulukları yerine getirirken şiddetli ağrı ve kısıtlı hareket kabiliyeti ile nasıl başa çıkabileceğinin farklı bir perspektiften izlenmesine yardımcı olmaktadır.

Manuel Terapi Zararları Nelerdir?

Manuel terapi, tedavi sürecinde herhangi bir ilaç kullanımına bağlı kalmadan, uzman fizyoterapistler tarafından gerçekleştirilen tamamen el ile uygulanan baskı ve germe tekniklerinin kullanılması ile başarılı sonuç veren bir fizik tedavi yöntemidir. Kimyasal ilaçlara ihtiyaç duyulmadan uygulanan ve tıbbi olarak başarısı kanıtlanmış bir tedavi yöntemi olmasından ötürü manuel terapi sürecinde kalp, şeker, tansiyon gibi hastalıklar tedavinin sürecini olumsuz etkilemez.

Manuel terapi tedavisinde dikkat edilecek en önemli nokta, terapinin uzman fizyoterapistler kontrolünde uygulanmasıdır. Manuel terapi esnasında etkili ağrı noktası üzerine yapılacak bası veya omurlar üzerine uygulanacak doğru germe tekniği ile rahatsızlık pozitif yönde ilerleme gösterirken, yanlış müdehale kalıcı sakatlık ihtimaline sebebiyet verebilmektedir. Bu nedenle manuel terapi, uzman fizyoterapistler kontrolünde uygulandığı sürece zararlı bir durum teşkil etmemektedir.

Manuel Terapi Tedavisinin Faydaları Nelerdir?

Manuel terapi ilkeleri doğrultusunda, manuel terapi alan her hasta özeldir ve hasta rahatsızlığı ve hastalık öyküsü baz alınarak yapılan tetkik ve değerlendirmeler neticesinde her hastanın el teknikleri ve terapi egzersizleri farklılık göstermektedir. Kişiye özel teknik ve metotların geliştirilmesi, manuel terapi tedavisinde bir çok fayda ve avantajı iyileşme sürecinde ön plana çıkartır.

  1. Manuel terapi, diğer tedavi yöntemlerine göre daha kısa sürede iyileşme imkanı sunar.
  2. Tek seansta bile ağrının büyük bir kısmın giderilmesine yardımcı olur
  3. Manuel terapi ile tedavide edinilen başarı oranı oldukça yüksektir.
  4. Manuel terapi herhangi bir ilaç kullanımı gerektirmediği için hiçbir yan etkisi yoktur
  5. Manuel terapi modern tıbbın bir parçasıdır ve manuel terapi teknikleri tamamen bilimsel kanıtlara dayanır.
  6. Manuel terapi ameliyat gerektirmeyen bir tedavi metoddur ve hastalığın doğal yöntemlerle iyileştirilmesini sağlar.

Manuel Terapi Hangi Hastalıkların Tedavisinde Etkilidir?

Manuel terapi, modern tıp literatürlerinde başarısı kanıtlanmış, el ile kişiye özel geliştirilen manuel terapi teknik ve egzersizleri ile kas, omurga ve eklem üzerinde oluşan fonksiyon bozuklukları ve ağrı merkezi kas ve eklem rahatsızlıkları üzerinde etkin bir fizik tedavi yöntemidir. Uzman fizyoterapistler kontrolünde uygulanan manuel terapi ile aşağıdaki hastalıklar üzerinde tedavi yöntemleri uygulanmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

  • Bel Rahatsızlıkları (Bel Fıtığı, Eklem Blokajları, Kanal Daralması, Bel Kayması)
  • Diz Rahatsızlıkları (Menisküs Yırtığı, Ön / Yan / Çapraz ve Arka Bağ Yırtığı, Diz Protezi Sonrası Rehabilitasyon)
  • Kalça Problemleri (Kalça Sıkışma Sendromu, Piriformis Sendromu)
  • Dirsek Problemleri (Tenisçi Dirseği, Golfçü Dirseği)
  • Omuz Problemleri (Sinir Sıkışması, Kas Yırtılması, Donuk Omuz, Sıkışma Sendromu)
  • Skolyoz (Omurga Eğrilikleri)
  • Sakroiliak (Kuyruk Sokumu, Pöç Ağrısı)
  • Sinir Sıkışmaları (Radial, Median, Ulnar Sinirler)
  • Postural Kifoz (Kamburluk)
  • Eklem Problemleri
  • Ayak Bileği Rahatsızlıkları (Hallux Valgus, Tarsal Tünel Sendromu, Topuk Dikeni)
  • El Bileği Rahatsızlıkları (Karpal Tünel Sendromu)
  • Kırık Sonrası Rehabilitasyon

Manuel Terapi Nedir? Nasıl Uygulanır? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Donuk Omuz Nedir? Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir? https://mehmetsen.org/donuk-omuz-nedir/ Fri, 22 Jul 2022 15:51:19 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1668 Donuk Omuz Nedir? Belirtileri Nelerdir? Donuk omuz sendromu tıp literatürlerinde adeziv kapsülit olarak adlandırılan, omuz ekleminde yoğun ağrı ve hareket kısıtlılığı ile kendini gösteren kronik bir […]

Donuk Omuz Nedir? Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Donuk Omuz Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Donuk omuz sendromu tıp literatürlerinde adeziv kapsülit olarak adlandırılan, omuz ekleminde yoğun ağrı ve hareket kısıtlılığı ile kendini gösteren kronik bir kas-eklem rahatsızlığıdır.

Donuk Omuz Sendromu Nedir?

Donuk omuz sendromu (Adeziv Kapsülit) omuz eklemlerinin çevresinde yer alan yumuşak dokuların ve eklem kapsülünün sertleşmesiyle ortaya çıkan ve şiddetli omuz ağrısı olarak kendini göstererek kişide hareket kısıtlılığı oluşturan bir kas-eklem rahatsızlığıdır.

Donuk omuz, genellikle omuzun ön ve yan kısımlarında görülür. İltihabi bir rahatsızlık olmakla birlikte, ortopedik hastalıklar kategorisi içine de girmektedir.

Donuk omuz sendromunda, kişiler zamanla günlük basit hareketlerini yapamaz duruma gelir. Elbiselerini giymek, sırtına elini götürmek gibi kolunu yukarı kaldırması gereken aktivitelerde hareketlerini kısıtlılığı yaratan donuk omuz sendromu yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler. 

Donuk Omuz Sendromu Neden Olur?

Donuk omuz hastalığının kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hastalığı tetikleyen bazı etmenler gözönünden bulundurulduğunda omuz kapsülü ekleminin etrafının kalınlaşarak, kemik, bağ ve tendonlar arasında sıkışıp hareket kısıtlılığı yaratması ile meydana gelmektedir. 

Geçmişte yaşanan omuz incinmeleri, tendon yırtıkları, iltihaplı romatizmalar, kireçlenme gibi ortopedik rahatsızlıklar ya da cerrahi müdahaleler sonrasında da donuk omuz sendromu gelişebilmektedir.

Ayrıca boyun fıtığı ve kireçlenmelerde omurların omuz çevresinde bulunan sinirlere baskı gerçekleştirilmesi sonucu da donuk omuz sendromu meydana gelebilmektedir. 

Donuk Omuz Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Donuk Omuz Sendromunda görülen ilk belirti şiddetli omuz ağrısıdır. Şiddetlenen ağrı sürecinin ardından günlük yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen hareket kısıtlılığı başlamaktadır.

Donuk Omuz Sendromunun Başlıca Belirtileri;

  • Gece uyku düzenini bozacak şiddette ağrılar
  • Kolun üstüne yatıldığında artan omuz ağrıları
  • Basit günlük hareketleri (giyinmek, saç taramak gibi) yaparken ani acılar hissetmek
  • Gün boyunca  yaşanan, dinlenirken bile dinmeyen şiddetli omuz ağrıları
  • Kolu belli bir noktadan öteye kaldıramamak veya döndürememek.

Donuk Omuz Sendromunun Aşamaları Nelerdir?

Donuk omuz sendromu önce kendini omuz ağrıları ile gösterir. Önlem alınmazsa ağrılar zamanla şiddetini düşürerek hareket kısıtlılığı ile kişilerin günlük yaşamlarını sürdürmelerinde zorluklarla karşılamalarına neden olur. Semptomlar gözününde bulundurulduğunda donuk omuz 12 ile 24 aylık bir süreç içerisinde kendi kendine iyileşebilir. Fakat bir diğer yandan düzenli medikal egzersizler, medikal masaj, dorn terapi, manuel terapi, kayropraktik terapi gibi çeşitli fizik tedavi modelleriyle daha kısa sürede de iyileşme gerçekleşmesi mümkündür.

Donuk  donuk omuz sendromunun seyrini üç aşamada inceleyebiliriz;

  • Birinci aşama ağrıların başladığı dönemdir. Bu dönemde hareketlerde yavaş yavaş kısıtlılık başlar. Gece ağrıları şiddetlenir bu dönem 6 ile 9 ay sürer.
  • İkinci aşama, ağrının azaldığı fakat omuzun yavaş yavaş sertleşerek donmaya başladığı dönemdir. Kişiler bu dönemde tornavida ile basit bir yeri sıkmak, saç taramak, duş almak gibi en basit günlük hareketleri dahi yerine getiremez olurlar. Bu dönem kişiye göre değişmekle birlikte yaklaşık 4 ile 12 ay kadar sürer.
  • Üçüncü aşama çözülme aşamasıdır. Ağrılar daha da azalarak omuz hareke yeteceğine yavaş yavaş kavuşmaya başlar.  Tam anlamıyla iyileşmenin gerçekleşmesi için kolun tüm hareketleri düzgün bir şekilde yapıyor olması ve eski gücüne kavuşması beklenir. Bu süreç yaklaşık 6 ay ile 2 yıl zaman almaktadır.

Donuk Omuz Kimlerde Görülür?

Donuk Omuz Sendromu erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmekte ve genel olarak 40-65 yaş arası kişilerde gözlemlenmektedir.

Akciğer hastalığı, hipotroidizm, hipertroidizm, tüberküloz ve parkinson gibi hastalığı olan kişiler ile kalp krizi riski taşıyan kişilerde donuk omuz görülme olasılığı daha yüksektir. Donuk omuz,  diyabet hastalarının beşinden birinde görülen bir rahatsızlık olup hareketsiz bir yaşam stili olan kişilerde daha sık görülmektedir.

Donuk Omuz Sendromu Tedavisi Nedir?

Donuk omuz sendromu kendi kendine iyileşibilen bir rahatsızlık olsa da iyileşme süreci uzun zaman aldığı için ağrı kesici ilaçlar ile birlikte fizik tedavi, medikal egzersiz ve medikal masaj yöntemleri ile kısa zamanda iyileşme gösterebilmektedir. 

Donuk omuz sendromu tedavisinde medikal tedavi ve fiziki tedavi birlikte yürütülmektedir. Donuk omuz tedavisinde, öncelikli olarak omuz ağrısını kontrol altına almak için ilaç tedavisi uygulanır.Hastanın şiddetlenen ağrılarını kesmek ve iltihabın artışını önlemek için ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve anti enflamatuar ilaçlar  kullanılır. 

Donuk Omuz Sendromunda Manuel Terapi Nedir?

Medikal tedavi sırasında omuzda meydana gelen hareket kısıtının önlenmesi için omuz ekleminin açıklığını sağlama hedefiyle medikal egzersiz ve manuel terapi uygulamalarını tedavisinin ikinci aşamasıdır. El ile manipülasyon yöntemiyle omuz kaslarını gevşetmek, kan akışını artırmak için sıcak ve soğuk uygulamalar ile birlikte manuel terapi uygulaması omuz kapsülünün üzerinde meydana gelen sertleşmeyi ve kalınlaşmayı hedef alır. 

Donuk Omuz Sendromunda Medikal Egzersiz Nedir?

Manuel terapi ile omuz üzerinde görülen ağrılar hafifletilerek, omzun belirli hareket aralığını ulaşması sağlanarak eş zamanlı olarak medikal egzersiz uygulamalarına geçilir. Medikal egzersizler, omuz eklemlerini güçlendirmeye yönelik yapılan egzersizlerdir. Medikal egzersizler ile manuel terapiye yardımcı olarak hareket kısıtlılığının azalması ya da önlenmesi amaçlanır. 

Donuk omuz sendromu manuel terapi ve medikal egzersizler sonrası fizyoretapistler tarafından verilen düzenli egzersizlerin uygulanması ile tamamen iyileşebilmektedir. Vücut tipi ve omuz deformasyonuna bağlı olarak iyileşme süresinde farklılıklar görülebilmekle birlikte donuk omuz sendromuna sahip kişiler eski yaşamlarına daha sağlıklı bir şekilde geri dönebilirler.

Donuk Omuz Sendromu Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Donum omuz sendromu uzman bir fizyoretapist kontrolünde tedavi edilmediği taktirde hastaların hastalık süreci 2 ile 10 yıl arasında değişkenlik göstererek devam edebilir. Donuk omuz sendromuna sahip kişiler günlük yaşamlarında en basit hareketlerini bile yapamaz hale gelerek, ağrı, yanma gibi şikayetlerinde uzun süre değişiklik görülmeyebilir. 








Donuk Omuz Nedir? Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ameliyatsız Menisküs Yırtığı Tedavisi Nedir? https://mehmetsen.org/ameliyatsiz-meniskus-yirtigi-tedavisi-nedir/ Thu, 21 Jul 2022 18:21:48 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1647 Menisküs Yırtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Menisküs yaralanmaları derecesine ve deformasyon seviyesine göre uygulanan doğal terapi, ek tedavi  ve medikal egzersiz yöntemleri ile ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. Menisküs […]

Ameliyatsız Menisküs Yırtığı Tedavisi Nedir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Menisküs Yırtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Menisküs yaralanmaları derecesine ve deformasyon seviyesine göre uygulanan doğal terapi, ek tedavi  ve medikal egzersiz yöntemleri ile ameliyatsız tedavi edilebilmektedir.

Menisküs Yırtığı Nedir?

Menisküsler diz eklemini oluşturan uyluk ve bacak kemikleri arasında yer alan C şeklinde kolejen yapılardır ve dize gelen baskı ve darbeleri emerek, esnek yapıları sayesinde dizin hareket kabiliyetini sağlar. 

Menisküsler bazı ani hareket durumlarında dışarıdan gelen darbeleri yeterince sübvanse edemeyebilir ya da yaşa bağlı olarak esnekliklerini ve kuvvetini kaybederek dayanıksızlaşabilirler. Bu gibi durumlarda C şeklindeki esnek yapı aşınarak kopabilir ya da diz eklemlerinin arasına sıkışarak dizin fonksiyonlarını yerine getirmesini engelleyebilir. 

Menisküler üzerinde meydana gelen bu deformasyona menisküs yırtılması adı verilmektedir. Menisküs yırtılması yaygın olarak sporcu rahatsızlığı olarak bilinse de yaşa, yaşam tarzına ve hareket alışkanlıklarına bağlı olarak her yaş ve meslek sahibi kişilerde sıklıkla rastlanabilen bir rahatsızlıktır.

Menisküs Yırtığı Nasıl Meydana Gelir?

Diz eklemini uyluk, bacak kemiği ve önde diz kapağı kemiği olmak üzere 3 kemik oluşturur ve bu kemikler yumuşak kıkırdak yapıdaki menisküs dokusu ile birbirine bağlanır. Menisküsler her dizde iç ve dış olmak üzere iki şekilde konumlanır ve disk yastıkları ile eklemi arasında amortisör olarak işlev sağlar, diz üzerine gelen ani basınç ve şiddeti absorve eder. 

Menisküs yırtılmaları ani durma, dönme, dizi aniden bükme veya burkma ile diz üzerinde meydana gelen baskının menisküsler tarafından karşılanamaması sonucu meydana gelir. Ani hareket esnasında eklem kıkırdağında konumlanan menisküsler taşıyabileceğinden fazla baskıya maruz kalarak aşırı esneme sonucu kopabilir ya da parçalanarak eklemlerin ya da dokuların arasına sıkışabilir. Bu duruma menisküs yırtılması denilmektedir.

Menisküs Yırtığını Tetikleyen Faktörler Nelerdir?

  • Futbol, basketbol, voleybol gibi hızlı koşma, ani manevralar yapma, sıçrama, geri dönme, dizi kırarak hareket gibi diz kapağı üzerine ve dize ani ve şiddetli baskılar yükleyen spor dallarıyla uğraşmak
  • Dizi bükerek üstüne oturmak, çömelmek, diz çökmek gibi dizi zorlayıcı hareketleri alışkanlık haline getirmek
  • Ağır bir nesneyi yanlış pozisyonda kaldırmaya çalışmak 
  • Fiziksel kondisyona uygun olmayan hareketlerle egzersiz yapmak 
  • Yaşa bağlı olarak diz üzerinde meydana gelen dejeneratif değişiklikler ve menisküslerin yıpranması ve aşınması sonucu işlevini sağlıklı bir şekilde yerine getirememesi 

Çocuklarda Menisküs Yırtığı Görülür Mü?

Menisküs yırtığı her yaşta görülebilen ortopedik bir rahatsızlıktır ve ani veya ters hareket ya da spor travmasına bağlı olarak gelişebileceği gibi doğuştan da meydana gelebilir. Doğuştan meydana gelen menisküs problemlerine diskoid menisküs denilmektedir ve C şeklinde olması gereken menisküsler daire şeklindedir ve normal menisküse göre daha kolay yırtılma potansiyeline sahiptirler. 

Menisküs Yırtığı Belirtileri Nelerdir?

Menisküs yırtılmasının en sık görülen belirtileri arasında harekete bağlı olarak gelişen diz ağrıları yer alır. Dizi kıvırırken zorlanma, mekanik ses gelmesi, dizde sıkışma ya da hareket kısıtlılığına neden olan kitlenme diğer belirtiler arasında izlenmektedir.

Sıkça görülen menisküs yırtığı belirtileri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır;

  • Diz ağrısı
  • Dizlerde kitlenme ve hareket kısıtlılığı 
  • Diz bölgesinde şişlik ve sertlik
  • Diz  içerisinden gelen mekanik sesler 

Menisküs Yırtığı Teşhis Yöntemleri Nelerdir?

Diz ağrısı şikayeti ile gelen her hasta potansiyel olarak menisküs yırtığı bakımından değerlendirilebilinir. Menisküs yırtığı ile ilgili teşhis konulmadan önce hastanın öyküsü dinlenilir ve McMurray testi adı verilen detaylı bir fiziksel muayene gerçekleştirilir. 

Bazı durumlarda diz ağrıları farklı hastalıkların habercisi olabileceği gibi ön çapraz bağ ya da iç yan bağ zedelenmesi de olabilmektedir. Bu nedenle McMurray testi ile birlikte hastadan radyolojik olarak MR tetkiki istenerek menisküs yırtığı ile ilgili kesin teşhis elde edilmesi sağlanır. 

Menisküs Yırtığı Teşhisinde McMurray Yöntemi Nedir?

Menisküs yırtıkları her zaman MR görüntülemesi ile belli olmayabilir. Bu gibi durumlarda menisküslerde yırtık olup olmadığını değerlendirmek için McMurray testine başvurulmaktadır. McMurray testinin uzman fizyoterapistler tarafından yapılması zorunludur aksi taktirde olası bir sakatlık durumu yaşanabilir. 

Mcmurray testinde hasta sırt üstü pozisyonda uzanırken, testi uygulayan fizyoterapist bir eliyle topuğu kavrarken diğer eliyle dizi kavrayarak çeşitli fleksiyon ve rotasyon pozisyonlarıyla yavaşça manevralar gerçekleştirir. Bu manevralar esnasından eklem içinde bir kayma hissi oluşursa veya mekanik bir çatırtı sesi duyulursa menisküs yırtığı tanısı ve teşhisi kesinleşmiş olur. 

Ameliyatsız Menisküs Yırtığı Tedavisi Nedir?

Menisküs yırtıklarının tedavisinde uygulanan teknikler genel olarak yırtığın büyüklüğü ve yerine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Ayrıca hastanın yaşı, kilosu, kas yapısı ve mesleği gibi dinamikler de tedavi sürecinin seyrini ve yöntemini belirleyici unsurlardır ve çoğu menisküs vakası ameliyat gerektirmeden tedavi edilebilmektedir.

Menisküsün dış kısmı kırmızı bölge olarak adlandırılır ve bu bölgede meydana gelen menisküs yırtıkları, kan dolaşımı etkili bir şekide sağlandığından çoğu zaman kendi kendine iyileşme gösterebilir. Menisküsün daha iç kısımlarına doğru ilerleyen yırtıklar manuel terapi gibi fizik tedavi yöntemleri ile iyileştirilebilmektedir.

Manuel Terapi ile Ameliyatsız Menisküs Tedavisi Nasıl Yapılır?

Menisküs yırtığı tedavisinde dengeli ve düzenli kan akışının sağlanması esas alınarak, dejenere olmuş menisküs bölgesine el ile bası uygulanarak öncelikle kan akışının düzenlenmesi sağlanır. Manuel terapi yönteminin ameliyatsız menisküs yırtığı tedavisinde başarı sağlayabilmesi için terapiye ek olarak medikal egzersiz programlı uygulanmalıdır.

Medikal egzersiz programları ile dizde kas güçlendirme çalışması yapılarak, dizin yeniden eski hareket kabiliyetini kazanmasına yardımcı olunur ve diğer kasların da çalışması sağlanır.  Sağlıklı hareket eden diz ve güçlendirilmiş diz kasları ile birlikte menisküslerin eski esnek yapısına geri dönmesine yardımcı olan medikal egzersizler iyileşme sürecinde ve sonrasında düzenli olarak uygulanmaktadır. 

Ameliyatsız Menisküs Yırtığı Tedavisinde Soğuk Kompres Nedir?

Menisküs yırtığı tedavisinde özellikle ağrıyı ve şişliği azaltmak veya dindirmek için başvurulan en etkili yöntem soğuk kompres yöntemidir. Menisküs dokusunun zarar gören bölgesine günde 3-4 saat ara ile soğuk su torbası ya da buz ile kompres uygulanarak ağrının azaltılması ve şişliğin giderilmesi amaçlanır. 

Şişliğin iyileşme seyrine ve ağrının şiddetine göre 3 ya da 4 gün devam edilen soğuk kompres uygulaması ile dize bandajlama yapılarak dizin hareket sonucu oluşan ağrıların önlenmesi sağlanır. Menisküs yırtığı tedavisinde ilk hafta hareketten uzak bir yaşam tarzı adapte edilirken, ilk haftadan sonra düzenli menisküs egzersizlerine başlanılarak, başarılı bir iyileşme süreci hedeflenir.

Menisküs Yırtığı Oluşmaması için Nelere Dikkat Edilmelidir?

Menisküs halk arasında sporcu hastalığı olarak bilinse de bir çok kişinin başına gelebilecek yaygın bir diz problemidir. Menisküslerin yaşa bağlı olarak zayıflaması ve esnekliğini kaybetmesi göz önünde bulundurulduğunda özellikle 45 yaş üstü bireylerin hareketsiz bir yaşam tarzından uzak durması tavsiye edilmektedir.

Menisküs yırtığından korunmak için aşağıdaki maddelere dikkat edebilirsiniz;

  • Spor öncesi mutlaka ısınma hareketleri ile vücudunuzu egzersize hazırlayın
  • Spor veya egzersiz arasında kısa molalar vererek aşırı yorulan kaslarınızı dinlendirmeye çalışın
  • İdeal kilonuzu belirleyerek, kilo kontrolünüzü dengede tutun
  • Dize baskı oluşturacak ya da zorlayacak ani hareketlerden kaçının
  • Egzersiz yaparken ya da günlük hareketlerinizde çömelirken dizinizi uzun süre kırmamaya, dizinizi kıvırıp üstüne oturmamaya dikkat edin
  • Düzenli egzersizlerle diz kaslarınızı güçlü tutmaya özen gösterin

Ameliyatsız Menisküs Yırtığı Tedavisi Nedir? yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Boyun Düzleşmesi https://mehmetsen.org/boyun-duzlesmesi/ Sat, 05 Mar 2022 17:34:49 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1358 Boyun Düzleşmesi Nedir, Nasıl Oluşur ve Tedavi Edilir? Merkezi sinir sisteminin bir parçası olan omuriliğin üzerinde, boyun ve baş arasında yer alan omurların C şeklindeki kavisli […]

Boyun Düzleşmesi yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Boyun Düzleşmesi Nedir, Nasıl Oluşur ve Tedavi Edilir?

Merkezi sinir sisteminin bir parçası olan omuriliğin üzerinde, boyun ve baş arasında yer alan omurların C şeklindeki kavisli yapısı üzerinde meydana gelen deformasyona boyun düzleşmesi ya da tıp dili ile servikal lordoz düzleşmesi denilmektedir.

Boyun Düzleşmesi Nedir?

Başlıca görevi olarak vücudu ayakta tutmayı sağlayan omurga sistemi omurlardan, omurların arasında bulunan disklerden ve bu diskleri bir araya getiren bağ ve diğer yumuşak dokulardan oluşur. İnsan vücudunda toplam 33 adet omur vardır ve bunlardan 7 tanesi boyun bölgesinde yani servikal dediğimiz bölgede bulunur ve düz değil kıvrımlı yapıdadır. Boyun bölgesindeki bu C şeklindeki kıvrımlı yapı tıp dilinde lordoz olarak adlandırılmaktadır.

Vücut iskeleti görünümü

Masa Başında uzun süre çalışmak, mesleki koşullar, hareketsiz bir yaşam tarzı, uzun süreli yanlış postür ile okuma yapmak gibi çeşitli nedenlerden ötürü boyun bölgesindeki bu kavis zamanla azalmaya, C şeklindeki kıvrımın kaybolup düzleşmeye başlamasına boyun düzleşmesi yani servikal lordoz düzleşmesi denir. Boyun omurlarının açısının durumuna göre farklı fizik tedavi yöntemleri, manuel terapi seansları ve düzenli medikal egzersizlerle boyun düzleşmesi tedavi edilebilmektedir.

Boyun Düzleşmesi Belirtileri Nelerdir?

Boyun düzleşmesi, omurganın boyun ve baş arasındaki omurların eğrilik derecesine göre kişiden kişiye göre değişen farklı belirtilerle ortaya çıkabilmektedir. Fakat en sık görülen belirti boyunda ağrıya neden olan kas ağrılarıdır.

Boyun Düzleşmesi Belirtileri

Boyun üzerindeki omurlar doğal kıvrımını kaybetmeye başladığında, omurganın normal seyri dışında kıvrılmasına ve bunun sonucu olarak da kasların farklı yönlerde çekilip kasılmasına sebep olur. Bu şekilde başlayan spazmlar, boyun düzleşmesinin bir sonucu olarak zamanla kronik kas ağrısına dönüşmeye başlar ve boyun, omuz , sırt ve bele kadar etki edebilir. Kas ağrıları kişilerin fiziksel aktivitelerini olumsuz yönde etkilediği gibi aynı zamanda vücutta hareket kısıtı meydana getirir.

Boyun düzleşmesi rahatsızlığında diğer bir yaygın belirti de el ve kollarda görülen uyuşma hissidir. Boyun üzerindeki omurların eğriliği azaldıkça sinir kökleri üzerinde bir baskı oluşur ve bu bası sonucu olarak da el ve kollarda uyuşma, beraberinde omuzlarda ağırlık hissi ve ağrı meydana gelir. Ayrıca baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, denge kaybı da uyuşma ve ağrı beraberinde baş gösteren diğer boyun düzleşmesi belirtileri arasındadır.

Boyun Düzleşmesine Bağlı Baş Dönmesi (Vertigo) Oluşur Mu?

Vertigo sinir sistemi üzerinde meydana gelen deformasyonlar veya iç kulak rahatsızlıkları beraberinde meydana gelen baş dönmesi hissidir ve boyun düzleşmesine bağlı olarak da gelişebildiği kaydedilmektedir. Omurganın baş ve boyun arasında bulunan 7 ayrı omurun C şeklindeki kavisi üzerinde meydana gelen şekil bozulmaları. beyine giden dört damardan ikisinin olağanın dışında gerilmesine sebep olur ve düzenli kan akışında azalmalara yol açar.

Boyun Düzleşmesi Tedavisi

Vücut dolaşım sistemi üzerinde meydana gelen bu değişim neticesinde beyine yeterince kan gidemez ve vertigo diye adlandırdığımız baş dönmesi hissi ve beraberinde kulak çınlaması, baş ağrısı, bulantı ve unutkanlık belirtileri baş gösterir.

Boyun düzleşmesi günümüz fizik tedavi ve manuel terapi teknikleri ile tedavi edilmektedir ve mevcut terapi programına ek olarak tavsiye edilen medikal spor ve egzersiz programları ile boyun düzleşmesi rahatsızlığının yeniden tekrarlanması önlenmektedir.

Boyun Düzleşmesi Neden Olur?

Boyun düzleşmesi omurga iskeleti üzerinde meydana gelen deformasyon sonucu meydana gelmektedir ve boyun düzleşmesi oluşumunun en temel nedeni postür yani duruş bozukluklarıdır. Duruş bozukluğuna bağlı gelişen semptomlar, omurga üzerinde olması gereken fizyolojik eğriliklerin kaybolmasına ve boyun düzleşmesine sebebiyet verir.

Duruş bozukluğuna ek olarak aşağıdaki nedenler de boyun düzleşmesi oluşumunu tetikleyen bir diğer nedenlerdir ve kişilerin günlük yaşamlarında farkında olmadan yaptıkları bu aktiviteler boyun düzleşmesi oluşumuna neden olur, tedavi edilmediği müddetçe yaşam kalitesini düşürür, kronikleşerek daha büyük rahatsızlıkların oluşumuna yol açar. Bu nedenle aşağıda yer alan pozisyonlardan kaçınılması sağlıklı kas ve iskelet sistemi için büyük önem teşkil etmektedir.

  1. Hareketten ve spordan uzak bir yaşam biçimi
  2. Ağır yük ve çanta taşımak
  3. Uygun olmayan yastık ve yatak seçimi
  4. Özellikle genç kızlarda ergenlik döneminde vücudu saklama isteği
  5. Vücudun omuzlardan öne doğru kavislenerek sergilenen kambur duruş modeli
  6. Gün boyunca yoğun bilgisayar, telefon, tablet kullanımı
  7. Ara verilmeden yürütülen masabaşı işleri
  8. Gün boyunca boynu aşağı doğru pozisyonda tutarak uzun süreli yanlış pozisyon duruşu

Boyun düzleşmesi ayrıca skolyoz, kifoz gibi omurga bozukluklarına bağlı ya da doğuştan ileri gelen omurganın anatomik gelişimi sırasında oluşan şekil bozukluklarından dolayı da görülebilmektedir. Ayrıca yaşa bağlı olarak gelişen ve sıklıkla disklerde oluşan sıvı kaybından ötürü meydana gelen kemik çökmeleri sonucu kamburluğun artması da boyun düzleşmesine sebep olabilir.

Boyun düzleşmesi bazı zamanlarda kas ve iskelet sistemine bağlı gelişen hastalıklar beraberinde de meydana gelebilmektedir. Kemik erimesi, kas, bağ ve doku zedelenmesi, bel kayması da boyun düzleşmesine neden olan etkenler arasında gösterebilmektedir. Bu sebeple kişilerin kas ağrısına bağlı şikayetleri göz ardı etmemesi ve en kısa sürede uzman bir doktor veya fizyoterapistten görüş alması gelecekte oluşabilecek kronik hastalıkların önlenmesinde etkin rol oynamaktadır.

Boyun Düzleşmesi Risk Faktörleri Nelerdir?

Sağlıklı bir vücut omurgası üzerinde 33 tane omur bulunmaktadır ve bu omurlar boyun ve bel bölgelerinde C şeklinde, sırt ve kalça bölgelerinde ise ters C şeklinde oyuklara sahiptir. Tıp dilinde bu oyuklar lordoz ve kifoz olarak adlandırılır ve boyun bölgesindeki omurların deformasyonu sonucu kavis üzerinde düzleşmeler meydana gelir ve bu düzleşmeye boyun düzleşmesi ya da tıp dili ile servikal lordoz denilmektedir.

Boyun düzleşmesi tedavi edilmezse daha ileri vakalarda C şeklindeki kavis gitgide bozularak ters C şeklinde dönüşmeye başlar ve bu duruma da servikal kifoz denilir, sonuçları ciddi sağlık problemlerine sebebiyet verebilir. Boyun düzleşmesinden kaynaklanan fiziksel ve fonksiyonel hareket kısıtlılığı omurganın esneme kapasitesini düşürdüğü için, bu rahatsızlığa sahip bireylerde düşme ya da ani refleks sonucu ağır yaralanmaların meydana geldiği gözlemlenmektedir.

Boyun Düzleşmesi Nasıl Teşhis Edilir?

Boyun düzleşmesi rahatsızlığının erken teşhis ve tedavisi hastalığın ciddi komplikasyonlara sebebiyet vermemesi için büyük önem taşımaktadır. Rahatsızlığın en önemli belirtisi kas ağrısıdır ve ortaya çıkan boyun, bel ve sırt ağrılarında geç kalınmadan bir uzman doktor ya da fizyoterapiste görülmesi önerilir. Fiziksel muayene ve buna ek olarak istenilen MR film doğrultusunda boyun düzleşmesi teşhis edilerek, uzman fizyoterapistler kontrolünde tedavi programı uygulanabilmektedir.

Boyun Düzleşmesi Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Boyun düzleşmesi omurganın boyun ve baş arasındaki omurların üzerinde meydana gelen bozulmalardan kaynaklanmaktadır ve bozulmanın derecesine göre farklı tedavi yöntemleri ile hastalığın iyileştirilmesinde başarılı sonuçlar kaydedilmektedir. Boyun düzleşmesinin en yaygın belirtisi sırt, boyun ve omuz ağrılarıdır ve öncelikli olarak kişilere sert bir zemin üzerinde sırt üstü pozisyonda uzanıp, bel ve boyun altına takviye yükseltiler konulması tavsiye edilir. Kişinin bu pozisyonda bir süre vücudunu esneterek, omurganın rahatlatılması amaçlanır.

Boyun Düzleşmesi Tedavisi

Boyun düzleşmesi tedavisinde uygulanan en temel tedavi yöntemi fizyoterapi, manuel terapi ve beraberinde hazırlanan medikal fitness ve egzersiz programlarıdır. Fizyoterapi ve manuel terapi yöntemleri ile boyun omurları üzerine baskı uygulanarak, meydana gelen kaymalar ve şekil bozukluklarının düzeltilmesi amaçlanır. Bu sayede hem omurganın gergin yapısı rahatlatılır hem de kemik yapılarının düzenlenmesi açısından fayda teşkil eder. Beraberinde uygulanan medikal fitness ve egzersiz programları ile vücudun yeniden esnek ve hareket kısıtından uzak yaşamına geri döndürülmesi hedeflenerek duruş bozukluklarından kaynaklı ağrılar giderilir ve kas ve iskelet sistemi güçlendirilir

Ameliyatsız Boyun Düzleşmesi Tedavisi

Fizik tedavi, manuel terapi, medikal fitness ve egzersiz programları düzenli uygulandığı takdirde boyun düzleşmesi tedavisinde başarılı sonuçlar elde edilmektedir ve bu sebeple tedavide devamlılık büyük önem teşkil etmektedir. Mevcut terapiler sonucu hala bir takım belirtiler gözlemlenirse, hastalara rahatsızlığın derecesine göre kuru iğne tedavisi de önerilebilmektedir.

Boyun düzleşmesi tedavisi süresince dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da tedavinin mutlaka bir uzman fizyoterapist kontrolünde gerçekleştirilmesi gerektiğidir. Yanlış tedavi sonucu oluşacak komplikasyonlar kalıcı sakatlığa sebebiyet verebileceği için boyun düzleşmesi tedavisinin uzman fizyoterapistler kontrolünde gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır.

Boyun Düzleşmesi için Yastık Seçimi Nasıl Olmalıdır?

Boyun düzleşmesini tetikleyen en önemli faktörlerden biri postür yani duruş bozukluğudur. Duruş bozukluğu aynı zamanda yatış pozisyonunu da kapsamakta ve bu durum boyun düzleşmesi tedavisinde uyku düzenini de ele almaktadır. Boyun düzleşmesi tedavisinde başın omuzlar üzerinde düzgün ve dengeli bir pozisyon alması esas amaçtır ve bu amaç doğrultusunda uyku pozisyonu ve doğru uyku pozisyonu için doğru yastık seçimi büyük önem teşkil etmektedir.

Boyun Rahatsızlıkları

Boyun ağrısı ve boyun düzleşmesi rahatsızlığı olan hastalara genel olarak sırt üstü ya da yan yatış pozisyonu tavsiye edilmektedir. Sırt üstü yatış pozisyonunu deneyimleyen hastalara boyun ağrısını hafifletmek ve boynun C şeklindeki kavisine yeniden kavuşmasını sağlamak için orta sertlikte yastık kullanımı önerilmektedir. Orta sertlikte yastık kullanımı başın fazla açı ile ileri ya da geri düşmesini önlediği gibi aynı zamanda omurgaya yapılan baskıyı da azaltmayı sağlamaktadır.

Yan yatış pozisyonunu tercih eden hastalara daha yüksek seviyede yastık kullanımı tavsiye edilir. Yan yatış pozisyonunda omuz ile boyun arasındaki seviye daha geniştir ve boyun baş bölgesi ve omuzlar ile aynı hizada olmasını sağlamak için mutlaka yüksek yastıkların tercih edilmesi gerekmektedir. Yüksek yastık kullanımı, yan yatış pozisyonunda başı omuzlar ile boyun arasındaki boşluğun doldurulmasında süspansiyon görevi görür ve destekleyici bir unsurdur.

Yan yatış pozisyonunda ayrıca bir kolun yastık üzerinde durması ve dizlerin arasına bir yastık daha eklenmesi omurga için ek destek sağlamaktadır. Boyun düzleşmesi tedavisinin seyrini olumlu yönde etkileyen doğru yastık seçiminin ortopedik yastıklar üzerinden olması büyük önem taşımaktadır. Ortopedik yastık seçimi vücudu doğru oranda destekleyerek hem rahatlık sağlar hem de ağrı yönetimine olumlu yönde katkıda bulunur. Ayrıca boyun düzleşmesi rahatsızlığı görülen kişilerde yüzüstü yatış pozisyonunda kaçınılması şiddetle önerilmektedir.

Boyun Düzleşmesi Hareketleri Nelerdir?

Boyun düzleşmesi tedavisinde hastaların kendi başına uygulayabileceği, tedavinin seyrine olumlu yönde etki eden ve boyun kaslarının güçlendirilmesini hedefleyen bir dizi egzersiz önerilmektedir. İzometrik ve İzotonik olarak iki ayrı bölümde uygulanan boyun düzleşmesi tedavi egzersizleri vücudun baş hareketlerine direnç göstermesi esasına dayanır ve aynı egzersizler boyun fıtığı tedavisinde de etkin bir şekilde verilmektedir.

İzometrik ve İzotonik direnç egzersizlerinin yanı sıra boyun fıtığı ya da kireçlenme gibi nedenler görülmediği takdirde boyun bölgesinin düzenli aralıklarla dinlendirilmesi tavsiye edilir. Masa başında uzun saatler çalışan, telefonda uzun süre görüşme yapan bireylere ya da uzun yol şoförlerine belli saatlerde düzenli molalar önerilir. Bu molalar sayesinde boyun kasları üzerinde oluşan spazmların en aza indirgenmesi hedeflenirken, doğru postür yani duruşun korunması da esas alınmaktadır.

 

Boyun Düzleşmesi yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Boyun Fıtığı https://mehmetsen.org/boyun-fitigi-nedir/ Sat, 05 Mar 2022 14:52:45 +0000 https://mehmetsen.org/?p=1339 Boyun Fıtığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Vücudun boyun bölgesindeki omurların arasında konumlanan ve omurların hareketini ve esnekliğini sağlayan disklerin çeşitli nedenlerden ötürü deformasyona ya […]

Boyun Fıtığı yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Boyun Fıtığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Vücudun boyun bölgesindeki omurların arasında konumlanan ve omurların hareketini ve esnekliğini sağlayan disklerin çeşitli nedenlerden ötürü deformasyona ya da fonksiyon kaybına uğraması ve aşınması sonucu meydana gelen rahatsızlığa boyun fıtığı ya da Servikal Disk Hernisi adı verilir.

Boyun Fıtığı Nedir?

Vücudun dik durmasını sağlayan omurga üzerinde toplam 33 tane omur vardır ve bu omurlar disk ve eklemlerle birbirlerine bağlanarak omurga sistemini oluştururlar. Diskler, vücut hareket kabiliyetini sağlarken omurların üzerine aşırı yük binmesini önleyerek omurga sisteminin uyum içerisinde hareket etmesine yardımcı olur.

Boyun bölgesinde 7 adet omur ve bunların arasında 5 tane disk bulunmaktadır ve bu omur ve disklerin başlıca görevi başın rotasyonunu yani dönme hareketini sağlamaktır. Ani ters ya da yanlış hareket yapmak, yanlış pozisyonda ağırlık kaldırma gibi çeşitli etkenler sebebiyle diskler aşırı baskıya maruz kalarak yırtılır ve içindeki sinirlere baskı yaparak sinirlerin dışarı taşmasına, bunun sonucu olarak da omurların duruşunda bozulmalar yaşanmasına sebebiyet verir. Boyun bölgesinde oluşan bu deformasyon ya da bozulmalara boyun fıtığı adı verilmektedir.

Boyun fıtığı tanımı

Boyun fıtığı ileri yaşa bağlı da gelişebilen bir kas rahatsızlığıdır. İleri yaşa bağlı gelişen boyun fıtıklarında disklerin merkezinde bulunan ve omurlar için süspansiyon görevi gören disk sıvılarında azalmalar meydana gelir. Mevcut sıvı azalması durumunda diskler görevini eskisi gibi sağlıklı yürütemezler ve omurlar arasındaki hiyerarşinin bozulmasına sebep olur; bu durum boyun fıtığı rahatsızlığının meydana gelmesini sağlar.

Boyun Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

Boyun fıtığı belirtileri, rahatsızlığın derecesine göre kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte en yaygın görülen belirti kas ağrıları şeklinde ortaya çıkmaktadır. Disklerin deformasyonu ve omurların dejenerasyonu yani yıpranma derecesine göre ağrılar boyundan sırta, kürek kemiğine, omuza, başın arka tarafına ve parmak ucuna kadar şiddetlenerek kendini gösterebilir.

Boyun fıtığına bağlı gelişen kas ağrıları dışında ileri seviyede gözlemlenen fıtıklarda, disklerin yırtılması sonucu fırlayan sinirlerin omurlar arasında sıkışma derecesine bağlı olarak kol ve parmakların belli bölgelerinde uyuşukluk, karıncalanma ve güç kaybı görülebilmektedir.

Boyun fıtığı belirtileri

Başlıca görülen boyun fıtığı belirtileri şu şekilde gözlemlenmektedir;

  1. Boyunda başlayan sırt, kol, kürek kemiği ve omuzlara doğru uzanan kas ağrıları
  2. Kol ve parmaklarda uyuşma, karıncalanma, güç kaybı
  3. Elektriklenme,
  4. Baş ağrısı
  5. Eşyaları el ile sağlıklı kavrayabilme yetisinde azalma
  6. Vücut reflekslerinde azalma
  7. El titremesi
  8. İleri seviye boyun fıtığında nadir olarak görülen ayaklarda uyuşma, idrar ve gaita kaçırma

Boyun Fıtığı Kulak Ağrısı Yapar Mı?

Vücut omurgası boyun bölgesinde 7 tane omur vardır ve bunlardan ilk kafatasının hemen altında yer alır. C1 olarak adlandırılan bu omura “atlas” ismi verilmiştir. Atlas omurun hemen altında bulunan C2 omuru ile birlikte senkron hareket eder ve başın rotasyon yani dönme hareketini gerçekleştirmekle görevlidir.

Yaşlılık ya da diğer dış nedenler sebebi ile C2 sinir kökü üzerinde oluşan deformasyon sonucu meydana gelen boyun fıtığı ense kaslarının kasılmasına neden olur. Normal seviyenin üstünde seyreden bu kasılmalar beraberinde göz ve kulaklarda ağrı hissi ve baş ağrısının görülmesine sebebiyet verir.

Boyun Fıtığı Nedenleri Nelerdir?

Boyun fıtığı vücut omurga sistemi üzerinde meydana gelen bir rahatsızlık olması sebebiyle düzenli hareketlerden yoksun ya da ağır yük kaldıran kişilerde sıklıkla görülebilmektedir ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler. Boyun fıtığı belirtilerinin genellikle 25-40 yaş arası ortaya çıktığı gözlemlenmektedir ve genel olarak hareketsiz bir yaşam tarzı boyun fıtığını tetikleyen başlıca nedenler arasında değerlendirilir. Ağır yük kaldırma, ters hareket yapma, itme hareketinin sık yapılması omurlar arasındaki disklerin yırtılması riskini artırarak boyun fıtığı rahatsızlığına yol açabilir.

Spor alışkanlığından uzak bir yaşam tarzı boyun fıtığı oluşumunda diğer bir dikkat edilmesi gereken husustur. Bilgisayar başında uzun süre çalışmak, telefon, bilgisayar ekranı ve tableti göz hizasından aşağıda tutmak, uzun süre aşağı bakarak çalışmak, telefonu baş ile boyun arasına alarak konuşmak ve en önemlisi duruş (postür) bozukluğu da boyun fıtığını oluşturan diğer önemli nedenler arasında yer almaktadır.

Boyun fıtığı nedenleri

Boyun fıtığı genetik geçişi olan bir rahatsızlık olmamakla birlikte, disk eklemlerinin hassasiyetinde genetik faktörlerin etkili olabilmesinden kaynaklı, anne ve babada görülen boyun fıtığı rahatsızlığının çocukta da görülebilmesi ihtimaller arasında yer almaktadır. Özellikle ailesinde ve birinci derecede akrabalarında boyun fıtığı öyküsü olan kişilere kas dokularını güçlendirmesi ve disk eklemlerinin esnekliğinin korunması için fonksiyonel egzersiz ve klinik pilates önerilir.

Yaşlılık boyun fıtığı oluşumunda tehdit oluşturan etkin bir nedendir. Yaş aldıkça omurlar üzerindeki diskler sıvı kaybederek esneklik özelliklerini yitirmeye başlar ve omurlar üzerinde deformasyonlara sebebiyet verir. Omurlar üzerinde başlayan deformasyon boyun fıtığı oluşumuna neden olur. Bu sebeple özellikle 50 yaş üzeri kişilere uzman fizyoterapistler kontrolünde düzenli medikal fitness ve masaj önerilmektedir. Medikal fitness ve masaj ile omurga sisteminin yapısı korunmaya çalışılır ve omurlar üzerinde oluşan deformasyonların giderilmesi amaçlanır.

Boyun Fıtığından Korunmanın Yolları Nelerdir?

Ani Hareketlerden Kaçının

Genellikle boyun fıtığı ani stres ya da refleksin bir sonucu olarak ortaya çıkar ve bu ani fleksiyon, ekstansiyon veya burkulma bükülme bir düşme anında ya da otomobil kazası sırasında meydana gelebilir. Bu sebeple boyun fıtığının meydana gelmesini önlemek için kaza öyküsü olan kişilere mutlaka bir fizyoterapist kontrolünde check up önerilir. Bu check up sırasında hastanın hareket kabiliyeti gözlemlenip, boyun omurları üzerinde deformasyon olup olmadığı kontrol edilir.

Doğru Duruş İçin Egzersizler Yapın

Boyun fıtığından korunmanın en önemli yolu duruşunuzu düzeltmektir. Doğru postür (duruş) vücut ağırlığınızı eşit olarak dağılımınını yaparak, omurganın doğal eğrisinde hareket etmesini sağlar ve olası hareket kısıtılığına önlem niteliği taşır. Doğru postür için gün içinde uygulanabilecek basit egzersizler önerilmektedir. Sert bir zemin üzerine sırt üstü yatarak bel ve boyun çukurunun altına destek minderleri konularak kollar ve bacaklar ters yönde esnetilerek doğru postür için omurganın sağlıklı şeklinin korunması sağlanır. Fizyoritim Ankara fizyoterapi merkezinde uzman fizyoterapistler kontrolünde düzenli duruş (postür) egzersiz programları boyun fıtığından korunmak için etkin bir yol olarak gösterilmektedir.

Boyun fıtığı egzersizleri

Ağır Yük Kaldırırken Pozisyonunuza Dikkat Edin

Dengesiz ağırlık dağılımı ile bir yükün kaldırılması hareket kısıtlılığına ve beraberinde de boyun fıtığına neden olur. Bu nedenle ağırlık kaldırırken sırtı düz tutarak, dizlerden bükülmesi büyük önemi teşkil etmektedir. Aksi taktirde ağır yük disklere olması gerekenden fazla bası yaparak , diskin yırtılarak sinirlerin dışarı taşmasına neden olur.

Düzenli Egzersiz ile Kilo Artışını Dengede Tutun

Boyun fıtığı riskine karşı alınabilinecek en iyi önlemlerden bir tanesi de yoga, pilates gibi düzenli egzersizi günlük yaşamın bir rutini haline getirmektir. Düzenli şekilde yapılan yoga ve pilates gibi egzersizler omurgayı rahatlatır, sırta daha az yükün binmesine olanak sağlayarak vücudun gerginliğini azaltmayı amaçlar. Ayrıca düzenli egzersiz programları yemek yeme alışkanlığını düzene sokar ve aynı zamanda vücut üzerinde sağlıklı kilo kontrolü yaratır.

 

Destek Yastıkları Kullanın

Doğru duruş, oturuş ve yatış pozisyonları için bel ve boyun bölgesindeki kavisin desteklenerek korunması boyun ağrıları ve boyun fıtığını önlemek için yapılacak bir diğer faktördür. Desteklenmeyen boyun ve bel, ağrıya neden olur ve özellikle boyun ağrısına sebep vermemek için boyun ve bel kavisine takviye yastık kullanılması önerilir. Özellikle uzun yolculuklarda otobüs, uçak veya trende seyahat ederken boyun yastığının kullanılması ileride gelişecek boyun fıtığı rahatsızlığını riskini ortadan kaldırır.

Boyun Fıtığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Boyun fıtığı tedavisinde doğru ve düzenli hareketlilik büyük önem taşımaktadır. Ağrı kesiciler ve enflamur ilaç takviyeleri boyun ağrısı, bel ağrısı gibi kas ağrıları üzerine başvurulacak hızlı çözüm yollarından biri olsa da, tedavinin olumlu seyri için düzenli fizik tedavi terapileri ve birlikte uygulanan egzersiz programları önerilmektedir.

Boyun fıtığı ameliyatsız tedavisi

Fizik tedavi metodları ile manuel terapi yöntemleri bir arada kullanılarak fıtıklaşmış disk üzerine bası yapılarak ve diskin eski kabiliyetine geri döndürülmesi amaçlanır. Manuel terapi yöntemi olan germe çekme yöntemi de omurlar arasındaki diskleri esneterek, omurganın rahatlatılmasını hedefler.

Boyun fıtığı tedavisinde süreklilik çok önemlidir. Fizik tedavi sonrası düzenli uygulanan egzersiz programları ile tedaviden başarılı sonuçlar elde edildiği gözlemlenmiştir. Egzersiz programlarının mutlaka uzman fizyoterapistler kontrolünde hazırlanması ve uygulanması sağlıklı tedavi programı için hayati önem taşımaktadır. Fizyoritim fizyoterapi merkezinde bel fıtığı ve boyun fıtığı üzerine fıtıklaşmış diskin derecesine göre kişiye özel programlar uygulanmaktadır.

Özellikle boyun ağrısı şikayeti ile gelen hastalar, Fizyoritim sağlıklı yaşam ve fizyoterapi merkezinde tanı ve teşhis için ön tetkik ve taramalardan geçirilerek bir tedavi terapi programı içine dahil edilirler. Hazırlanan bu programa göre hastaya hastalığın derecesi ve iyileşme grafiği doğrultusunda fizik tedavi, manuel terapi, klinik pilates, medikal masaj ve medikal fitness programları uygulanır. Boyun fıtığı düzenli boyun hareketi, egzersizleri ve fizik tedavi metodları ile iyileşme gösteren bir rahatsızlıktır ve çok nadiren hastalık derecesinin yoğunluğuna bağlı olarak tedavide cerrahi operasyon gerekebilmektedir.

Boyun Fıtığı Egzersizleri Nelerdir?

Boyun fıtığı düzenli uygulanan fizik tedavi, manuel terapi, medikal fitness ve pilates egzersizleri ile tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Uzman fizyoterapistler kontrolünde uygulanan terapi ve egzersizlerin devamlılığı, tedavinin başarı ile sonuçlanması için büyük önem taşımaktadır. Fizik tedavi merkezlerinde hastalığın seyrine göre uygulanan tedavi metodlarının yanısıra hastanın kendi başına uygulayabileceği günlük egzersizler de boyun fıtığı tedavisinde önemli rol oynar.

  1. Boyun fıtığı egzersizlerinde ilk set izometrik egzersizler olarak adlandırılmaktadır ve her set 5’er saniyelik aralıklarla 5 ya da en fazla 10 defa tekrarlanarak uygulanır. Bu egzersizlerin ilk adımı olarak kişi ayağa kalkıp ellerini alnının üzerinde birleştirerek başı ileri doğru iterken aynı anda elleri ile başın ileri doğru gitmesine direnç gösterir
  2. İkinci adımda eller başın arkasında birleştirilir ve baş geriye doğru itilirken yine ellerden destek alarak başın geriye doğru itilmesine direnç gösterilir. Bu şekilde kasların güçlendirilmesi hedeflenir. Üçüncü adım olarak sağ el başın sağ tarafına sol el de başın sol tarafına konur ve baş sağ tarafa doğru meyillenmeye çalışılırken eller yardımıyla bu harekete yine direnç gösterilir. Aynı hareket sol taraf için de tekrar edilir.
  3. İzometrik boyun fıtığı egzersizlerinde son hareket başın döndürülmesine karşı gösterilen dirençtir. Sağ el başın arkasına, son el de başın sol tarafına şakak adı verilen kısmına yerleştirilir. Baş sol tarafa doğru döndürülmeye çalışılırken eller yardımı ile bu harekete direnç gösterilir. Yine 5 ile 10 defa 5’er saniyelik aralıklarla aynı hareket tekrar edilerek bırakılır.
  4. Boyun fıtığı egzersizlerinde uygulanacak ikinci set egzersizler İzotonik egzersizler olarak adlandırılmaktadır ve her hareketin 3’er saniyelik sekanslarla 5 ya da 10 defa uygulanması tavsiye edililir. İlk hareket başı sağ tarafa doğru yavaşça çevirerek uygulanır ve 3 saniye beklenir, aynı hareket sol tarafa da yapılarak diğer adıma geçilir.
  5. İzotonik egzersizlerde ikinci adımda başı öne doğru eğerek çenenin göğse temas etmesi sağlanır. Bu şekilde 3 saniye bekleyip 5 defa aynı hareket tekrar edildikten sonra baş geriye doğru yatırılarak kaslarda rahatlatma sağlanması amaçlanır. İzotonik egzersizlerde son adım olarak baş sağ omuza doğru sonra sol omuza doğru yatırılır. Bu şekilde 3’er saniyelik bekleme süreleriyle aynı hareket 5 defa tekrarlanır.

Boyun fıtığı tedavisinde uygulanan günlük bireysel egzersizler deformasyona uğrayan bölge üzerindeki kasların güçlenmesini ve disklerin toparlanarak omurların eski dizilim yerindeki esnekliğine kavuşmasını hedefler. Mevcut egzersizlerin uzman fizyoterapist kontrolünde uygulanması ilerde oluşabilecek sakatlığa sebebiyet vermemesi için hayati önem taşımaktadır. Fizyoritim Ankara Fizyoterapi ve Fizik Tedavi merkezinde boyun fıtığı tedavisi ile ilgili başarılı sonuçlar edilmekte ve her hasta için detaylı kontroller yapılarak, hastalığın derecesine göre başarıl kaydedecek metodlar uygulanmaktadır.

Boyun Düzleşmesi Tedavisinde Boyunluk Kullanılır mı?

Boyun düzleşmesi boyun bölgesindeki omurlar üzerinde meydana gelen deformasyonlar ve bu deformasyonların sonucu olarak boyun omurgasının C şeklindeki kavisini kaybetmesi ile oluşmaktadır. Boyun düzleşmesi tedavisinde omurganın eski şekline kavuşması için düzleşmenin açısına bağlı olarak uzman fizyoterapistler tarafından önerilen medikal boyunluk kullanımı tedavi seyrini olumlu yönde etkilediği kaydedilen verilen arasındadır.

Boyun fıtığı boyunluk ile tedavis

Boyun düzleşmesinin seviyesine göre önerilen basit bir süngerden yapılmış medikal boyunluk ya da kişinin ense, sırt, göğüs kemiğine kadar dayanan daha sert malzemelerden yapılan tıbbı boyunluklar genel olarak boynu dinlendirmek, postür bozukluğunu engellemek, ve boynun aşağı bakmasını önlemek için kullanılmaktadır. Öngörülen süre doğrultusunda gerçekleştirilen düzenli boyunluk kullanımı, boyun düzleşmesi tedavisinde önemli rol oynamaktadır.

 

Boyun Fıtığı yazısı ilk önce Mehmet ŞEN üzerinde ortaya çıktı.

]]>